Gönderi

Evet, hep aynı şeylerdi. Herkes, annesi, kardeşi, herk. onun gönül işlerine karışmayı gerekli görüyordu. Bu karısma ender olarak hissettiği bir duygu uyandırıyor, onu öfkelendiriyordu. "Onlara ne? Neden herkes beni düşünmeyi görev sayıyor? Niye bana musallat oluyorlar? Çünkü bunun anlayamadıkları bir şey olduğunu görüyorlar. Bu, sıradan, bayağı bir sosyete ilişkisi olsaydı, beni rahat bırakırlardı. Başka bir şey olduğunu, bir oyuncak olmadığını, benim için bu kadının hayatımdan daha değerli olduğunu hissediyorlar. Bunu akılları almıyor, bu yüzden de canları sıkılıyor. Alınyazımız neyse ve nasıl olacaksa olsun, onu biz yazdık ve ondan şikâyet etmiyoruz, -dedi biz sözcüğünde kendisiyle Anna'yı birleştirerek.- Ama hayır, bize nasıl yaşayacağımızı öğretmeleri gerekiyor. Mutluluğun ne olduğu hakkında fikirleri yok, bu aşk olmadan bizim için mutluluğun da, mutsuzluğun da, yaşamın da olmayacağını bilmiyorlar.
Sayfa 242Kitabı okudu
·
96 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.