Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

120 syf.
·
Puan vermedi
·
25 saatte okudu
Olur ya haykırmak istediğiniz ancak bunu susuşlarınızla yaptığınız zamanlar. Susarak konuşmak istersiniz, susarak anlatmak ve anlaşılmak istersiniz. İşte bu dönemlerde herkesin susuş yöntemi de farklı olur. Kimi inzivaya çekilir, kimi gülerek susar, kimi ağlayarak. Kimisi de; Okuduğu kitapların ona sözcü olmasını istediği zaman bürünür susuşlara. Bu yüzdendir ki insanların, okuduğu kitaplarla haleti ruhiyesi arasında derin bir bağ vardır. Gözlemleyin, İnsanlar çok gülerken ne okur, Hüzünlüyken ne okur Yastayken ne okur Doğum gününde ne okur Suskunken ne okur… Kolay değildir kitap sanatı, kitap felsefesi. Yazar, kendini yazar; Okur,kendini okur. O kendi yaralarını, kendi mutluluklarını, kendi davasını paylaşır; sen kendini görürsün. Mutlaka ortak payda bulursun bu sanatta. O yüzden incitmemek gerekir kitapları. Senin değilse bile onun yarasıdır. Tabi kitapları da ruh haline göre belirlemek için de önce “asıl kitapları” yani yazarlarını tanımak gerekir. Hayatını bilmek, hangi ayakkabıları giyip hangi yollardan geçtiğini az çok öğrenmek lazım. Şöyle bir soru yöneltilir: - zaten kitabını da yazarı tanımak için okuruz, diye. Kitabı okumak duygudaş olmaktır, öğrenmek değil. …. Çocukken, çocukluğa duyduğum özlem sırasında
Tarık Tufan
Tarık Tufan
ın Dinleyin çocuklar şiirine rastlamıştım. Ve yazarı araştırarak değil aslında şiirlerini okuyarak tanıdım onu. Yazarın hayatına dair en ufak bir bilgim yokken bile okuduğum her şiirinde sanki yıllardır tanıyormuşum gibi hissetmiştim ve araştırmayı unutmuştum aslında. Gel zaman git zaman derken…. :) Ne zaman duygu bunalımı geçirirsem o zaman işte Tufan’da bulurum kendimi. Mutluysam onun satırlarındaki mutluluğu, hüzünlüysem yüreğindeki hüznü yakalamaya çalışırım. Ve anladım ki aslında kalemi, kaleminden ziyade bizlere sunmuş olduğu yüreği; bana iyi geliyormuş. Ne kadar bahsetsem az olur benim için, yazdıkça yazarım yazdıkça yazarım ama devamı da defterimde olsa daha iyi :) ….
Bir Adam Girdi Şehre Koşarak
Bir Adam Girdi Şehre Koşarak
Tarık Tufan’ın deneme türünde yazmış olduğu ilk kitabı. Biraz aşktan, biraz modernizmin getirmiş olduğu kalıplardan, tasavvuftan, yağmurdan, çocuklardan, ölümden ; Kısaca hayata ve insana dair birçok konuyu barındıran, tadımlık görünse de sayfa atlamadan önce epeyce düşündüren, etkisinde bırakan denemeler. Özlü olmasa da özgün, yoğun ve katmanlı bir anlatıma sahip. Oldukça şiirsel ve edebi yanı yüksek olmasına rağmen bi o kadar akıcı. Özellikle değinmek istediğim dinî olguların, insanla iç içe geçmiş şekilde okuyucuya sunulması. Aslında dinîn insandan bağımsız bir olgu olmadığı veya insana herhangi bir engel teşkil etmediğinin yani insanla iç içe oluşun, sıradan ama çarpıcı örneklerle sunulması gayet hoştu. Burda da
Amin Maalouf
Amin Maalouf
un “ ben hiçbir biçimiyle bir din olmadan dünyayı düşünemiyorum” sözü vuku buldu zihnimde. (
Ölümcül Kimlikler
Ölümcül Kimlikler
, s-81) Kalemine ve bilhassa yüreğine sağlık Tufan
Bir Adam Girdi Şehre Koşarak
Bir Adam Girdi Şehre KoşarakTarık Tufan · Profil Yayıncılık · 20198bin okunma
··
2 artı 1'leme
·
100 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.