Gönderi

Çıkarken Süleyman Çobanoğlu'nu gördüm. Dünya bir yana, Çobanoğlu bir yana. Onu gördüğümde nerede olursam olayım, bir yurt özlemi duyuyorum. Çocukluğumun Ağustos güneşleri altındaki, harman yerlerinden toprak sıvali, toprak tabanlı evlerin artık kaybolmuş serinliğine dayanılmaz bir arzu duyuyorum. Çobanoğlu, unutulmuş eski bir rüyayı uyandırıyor içimde. Yeni sürülmüş bir tarla, toprak kokusu, iki yanı ulu kavaklar dizili bir köy yolu, tarla dönüşü bir öküz arabasının üstünde yorgun yakılan bir cigara... Bana "Bırak sinemayı, köyüne dön" diyor sanki. Sanki yarın kendisi de dönebilecek. Bu akşam evi toplaması gerekiyor. Hayatla aramda kalın bir buzlu cam var. Asla hayata nüfuz edemiyorum, Bıktım. Ey şen şakrak Beyoğlu. Şimdi tiksiniyorum. İzmit'e varmadan özleyeceğimi bildiğim hâlde. 13 Haziran 2000
Sayfa 17 - KüreKitabı okudu
··
134 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.