Gönderi

Kişinin iyi tanrı kadar kötü tanrıya da gereksinimi vardır: Çünkü insan, varoluşunu yalnızca hoşgörüye ve insan sevgisine borçlu değildir... Öfkeyi, intikamı, kıskançlığı, küçümsemeyi, kurnazlığı, şiddeti bilmeyen bir tanrının ne değeri olabilir ki? Zaferin ve yıkımın coşkunluğunu belki de hiç tatmamış bir tanrının? Böyle bir tanrıyı kimse anlayamazdı: Neden kimse onu istesin ki? - Şundan şüphem yok: Eğer bir halk can veriyor; umudunu, kendi geleceğine ve özgürlüğüne olan inancını kalıcı olarak yitiriyorsa: onun için en öncelikli şey itaat etmekse ve itaat etmenin erdemleri hayatta kalmasının koşulları olarak bilincine yerleşiyorsa, o halkın tanrısını da değiştirmesi gerekir. Bu yeni tanrı artık ödlek, ürkek ve alçakgönüllü olur; "iç huzuru" öğütler, nefret etmemeyi, hoşgörüyü, dosta olduğu kadar düşmana da "sevgi" duymayı salık verir. Dur durak bilmeden ahlaki öğütler verir, tüm kişisel erdemlere sızar; tüm insanların tanrısı, bir vatandaş, bir kozmopolit olur... Önceleri bir halkı, onun gücünü ve onun ruhundaki saldırgan ve güce susamış olan her şeyi temsil ederken, artık yalnızca iyi tanrıdır... Gerçekten de, tanrılar için başka seçenek yoktur: ya güç istencinin - bu durumda halkın tanrısı olurlar- ya da güç kaybının temsilcisidirler- bu durumda da zorunlu olarak iyi tanrı haline gelirler...
·
1 artı 1'leme
·
64 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.