Gönderi

İslâm hukukunda, şer'i hukuka muhalif olmamak şartıyla padişahın fermanla kanun koyma salahiyeti bulunduğundan, Osmanlı'da devlet, şer'i hükümlerin yanında padişahlar tarafından çıkarılan kanunnamelerle bir başka ifadeyle örfi hukuk da tatbik edilmek suretiyle idare edilmekteydi. Devlet-i Aliyye'nin kuruluşunda itibaren padişahların kendi heva ü heveslerine göre ülkeyi idare edemeyecekleri, şer'i ve kanuni esaslara bağlı kalmak mecburiyetinde oldukları şöyle ifade edilmişti: "Padişah, tarik-ı müstakimden inhiraf ederse (doğru yoldan ayrılırsa) ulema ve vükelâ lazım ihtarları yapmaya salahiyetlidir. Padişah bu ihtarları nazar-ı dikkate almazsa ulemâ ve vükelá ordu rüesâsımı (başkanlarını) haberdar edecektir. Şayet padişah ahkâm-ı kânûniye'yi ihlalde ve kendi heveslerine tabi olmada ısrar ve devam eylerse hal' edilecek ve yerine hanedan erkânından bir diğeri padişah intihab olunacaktır (seçilecektir)."
Sayfa 23 - ensarKitabı okudu
·
153 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.