Gönderi

kuruyup kalmış insan susuzluğu çeken ruhu her şeyden canlılık ve haz süzüyordu. yan tarafta çalınan müzik yanan teninin derinliklerine işliyor, Irene'yi çağırıyordu. dans başladı, farkına bile varmadan kendini dans edenlerin arasında buldu. hayatında hiç böyle dans etmemişti. o coşkulu dönüşler içindeki tüm ağırlığı çıkartıp savuruyordu, ritim bedeninde yayılarak hararetli devinimlerle soluk alıyordu. müzik durduğunda Irene sessizlikten azap duyuyordu. ürperen bedeninde huzursuzluk yılanının dili dolaşıyor ve kendini tekrar dans edenlerin arasına atıyordu, dans serinleten, rahatlatan, insanı taşıyan bir su gibiydi. hiçbir zaman usta bir dansçı olmamıştı; hareketleri fazla ölçülü, fazla tedbirli, sert ve dikkatliydi, fakat özgür kalan sevincin sarhoşluğu bütün bedensel tutukluklarını çözmüştü. önceleri en yabanıl tutkularını bile bir kalıba sokmuş olan o çelik çember, o utanç ve önlemlilik çemberi, şimdi ortasından kırılıvermişti; Irene huzurla gevşediğini, engellerden ve koşullardan bağımsızlaştığını hissediyordu. çevresindeki elleri, kolları hissediyor, dokunuşları ve uzaklaşmaları, sözcüklerin soluğunu, kahkahaların gıdıklayıcılığını, müziğin kanında titreştiğini duyuyordu; tüm bedeni gerilmişti, öylesine gerilmişti ki giysileri tenini yakıyordu, bu sarhoşluğu daha derinlerde çıplak olarak hissedebilmek için üzerindeki her şeyi sıyırıp atmak istiyordu.
·
19 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.