Gönderi

Sosyal insanın içinde bulunduğu boşluğu teşhis ettiğimiz yer şüphesiz sadece psikoterapistlerin konsültasyon odaları değildir. İnsanların içinde yaşadığı boşluğun toplumu birçok değişik açıdan etkilediğini gösteren sosyolojik veriler hayli fazladır. David Riesman aynı boşluk hissini mükemmel bir analizin sonunda günümüz Amerikan vatandaşında yakala­mıştır. Riesman, Birinci Dünya Savaşı öncesinde tipik Ame­rikalının 'iç dünyasıyla yönlenmiş' bir birey olduğunu savu­nur. Savaş öncesi yıllarının Amerikan toplumunda birey, kendisine öğretilen tüm standartları benimsemiş, Victoria dönemini yansıtan bir ahlak anlayışıyla bezenmiştir. Bu bire­yin kaynağını dış dünyadan alan güçlü emelleri ve hayalleri vardır ve adeta iç dünyasına yerleştirilmiş bir çark sayesinde ruhsal dengesini koruyabilmektedir. Psikanalitik anlamda 'baskı altında ve güçlü bir süper ego tarafından yönetiliyor şeklinde tanımladığımız insan tipi budur. Fakat günümüz Amerikalısı, Riesman'a göre, 'dış dün­yayla yönlenmiş' bir birey olmuştur artık. Dikkat çekecek ka­dar farklı olmayı değil, toplumun içinde kaybolacak kadar uyumlu biri olmayı tercih etmektedir. Davranışları, sürekli başkalarının beklenti ve isteklerini sayıklayan, kafasına bağ­lanmış bir radarla yönetiliyor gibidir. Bu tip insan, tıpkı 'ay­na' insanı örneğinde olduğu gibi, tüm hedef ve talimatları başkalarından alır. Bu talimatlara uyabilir ancak talimatlar arasından hangisine uymak istediğinin seçimini yapamaz. Kendine ait hiçbir motivasyon gücü kalmamıştır.
·
1 artı 1'leme
·
185 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.