Burada uzun yılların çalışmaları sonunda vardığım bazı düşüncele rimi açıklamaya çalışacağım. Bu çalışmalar benimle yalnız bir veya iki saat birlikte olan kimselerle yaptığım görüşmeleri de kapsıyordu. Bireysel yazgıların trajedisi bu kısa görüşmelerde özellikle belirgin olarak ortaya çıkıyor. Bunalım / çökkünlük / depresyon olarak ad landırdığımız ve boşluk, yaşamın anlamsızlığı, ruhsal yoksullaşma korkusu, yalnızlık olarak duyumsanan halin -kökü daima çocuk luğa uzanan - benlik yitimi, dolayısıyla kendine yabancılaşma oldu ğuna hep yeniden tanık oluyorum.