Gönderi

tam yirmi yaşına girmek üzereyken, başka bir insanla karıştırıldığı için anlamsızca öldürülüyor. üstelik bundan otuz yıl önce. sen de öylesine talihsiz bir genci kıskanıyorsun. öyle çok kıskanıyorsun ki sanki göğsün sıkışıp kalıyor. senin birilerine karşı kıskançlık dolu hislere kapılman, doğduğundan beri ilk kez oluyor. kıskançlığın ne demek olduğunu, nihayet çok iyi anladın işte. ovayı saran bir ateş gibi yüreğini yakıyor o kıskançlık. doğduğundan beri ne başka birine imrendin ne de başka birinin yerinde olmak istedin. fakat şu an o gence tüm yüreğinle imreniyorsun. eğer elinde olsa o gencin yerinde olmak istiyorsun. yirmi yaşında işkence görüp demir sopalarla dövülerek öldürüleceğini bilsen bile. bunu bile göze alarak, o gencin yerine geçip on beş yaşından yirmi yaşına kadar saeki hanım'ı doyasıya sevmeyi, onun da sana koşulsuz bir sevgi beslemesini istiyorsun. ona özgürce sarılmak, bıkmadan usanmadan sevişmek, vücudunun her noktasını parmaklarınla okşamak istiyorsun. onun parmaklarının da senin vücudunda dolaşmasını istiyorsun. öldükten sonra da, onun yüreğine dağlanmış görüntüler olarak kalabilmeyi. her gece anılarından çekip çıkaracağı biri olabilmeyi. evet, şu an çok feci bir durumdasın. çoktan yok olup gitmiş bir kıza aşık olmuşsun ve çoktan ölüp gitmiş bir genci kıskanıyorsun. yine de bu duyguların, senin şimdiye kadar yaşadığın duygulardan çok daha gerçek ve boğucu. çıkışı da yok. çıkışı bulma umudun bile yok. zaman labirentinde yolunu kaybetmişsin. her şeyden önemlisi, oradan çıkmayı sen de hiç istemiyorsun. değil mi?
Sayfa 317Kitabı okudu
·
101 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.