Gönderi

"Bak Aziz can, bu bir olaydır, olaylar tek başına gelmez. Olayın tek kö­tü tarafı budur, hareket verir, zelzele gibi başka olayları tetik­ler, kainatı fazla kıpırdatmak iyi değildir, bu düzey seni yukarı almaz çünkü yukardakini başına devirir. Şimdi Nazifin ölmesi aslen güzeldir, iyidir, yaşayamayacaktı, kazasını kendi icat etti buldu, çekti başına taşı. Keşke başka bir kaza bekleseydi, ben­ce biraz beklese ona hazırlanan bir kaza nasıl olsa olacaktı ama yaşamayı beceremeyen ölmeyi de beceremez hakkıyla, işte bek­leyemeyip kazayla kendi hakkından geldi. Boğazını sıkarken kendi kendine hava atmaya çalıştığından ve öleceğini düşün­mediğinden eminim, çünkü böyle ölünemeyeceği bilinir, öle­ceğini bilse yapmazdı. İnsanların çoğunun ömrü sağ tarafları­nın sol taraflarına hava atmaya çalışması ile geçer. Bazısı bilek­lerini keser hani çok az kimse bileğini hakkıyla ölecek gibi ke­ser, bakiyesi girişimcidir, yani kar hesabındadır. Nazif de ölme hesabında değildi ama bu uğraşı ile kendini olmadık şekilde kaza ile öldürdü. Çok şükür," deyince Aziz, "Hiç üzülmediniz mi?" diye ağlamakla titremek arası bir sesle sordu. Baba şaşır­mış gibi durdu, "İnsan, hele ki beşer bir gölgedir Aziz can, göl­genin kaybolmasına üzülür müsün, sen gölgen sabah kaybo­lunca üzülüyor musun? İnsan gölgedir, sahi bir şey değildir, o yüzden burada vahşet olarak görüp Allah bunlara nasıl müsaa­de ediyor dediğin şeyler aslen vahşet değildir, gölgenin silinme­sidir, o kadar. İnsan gerçek değildir, şu ağaç sahi mi sanıyorsun sen, dağı çıktın diye var mı sanıyorsun, gerçekten böyle mi sa­nıyorsun, sanma oğlum değil, hepsi gölge," dedi
Sayfa 261Kitabı okudu
·
20 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.