Kitapları yarım bırakmayı sevmem. Bir kitabı son sayfasına kadar okumamışsam 2 sebepten kaynaklı olabilir:
1. Kitap benim için bitmiştir. Başlamam bir hatadır. Kitabın gerisi ve geldiğim yere kadar harcadığım zaman bir kayıptır. Herhangi bir şey katmayacağı için kitabı bir an evvel geri dönüşüme kazandırmak en doğru karardır. (Örnek kapağında birbirine bir taraflarını dayamış kadın-erkek fotosu olan kitapların %99.9'u)
2. Kitabı henüz okumaya hazır değilimdir günü gelince okudum bitiririm. Muhtemelen okuduktan sonra belamı da bulurum. (
Tutunamayanlar 'ı aldıktan 6 yıl sonra okudum mesela ben.
Mehmet Akif Ersoy okumaya da hazır değilim mesela)
Şimdi gelelim söz konusu kitaba... Ben bu kitabı bitirdim de niye bitirdim? Ben de bilmiyorum... Dedim ya yarım bırakmayı sevmem. Ne anladım peki hemen hemen hiç. Kâh ayetlere gönderme yapmış, kâh topluma, kâh tarihe... Ama bunu o kadar kapalı yapmış o kadar anlaşılmaz yapmış ki kitabı okuyup beğenenlerin çoğunun "
Cahit Zarifoğlu 'nu beğenmemek caiz değildir." mantığı güttüğüne yemin edebilirim ama kanıtlayamam. Bu hissin benzerini en son
Gülten Akın okuduğumda hissetmiştim. Sanki şair kelime dolu bir torbadan kelime çekip sonuna başına ekler ve çok kullanılan kelimeler getirerek şiir yazmış.
Ezcümle beğenemedim, tavsiye etmem. Bir şeyleri muhafaza etme merakınız varsa ve illa bu görüşümü taşıyan şair/yazar okuyacağım diyorsanız gidin