Başarmışlardı. Son derecede yorgun, cahil ve durgun haldeki bu halk, artık barış içinde yaşamak ve yönetilmek istiyordu. Kendi kendisini yönetmek ya da eğitmek çabasına girmek istemiyordu.
Mustafa Kemal görevini başarmak için , halkı egitmesi ve güdülendirmesi gerektiğini görmüştü. İyiliksever bir yönetici olmalıydı. Bir başöğretmen öğrencilerine nasıl davranıyorsa, o da halkına aynen öyle favranmalıydı. Onlar da öğrenciler kadar çocuksu ve saftılar. Kendisinin değerli ve kalıcı bir esere dönüştürebileceği kadar yumuşak ve biçimlendirilebilir olduklarına inanıyordu.