"Tanrım, değiştirilebilen ve değişmesi gereken şeyleri değiştirme cesaret ve gücünü; değiştirilemeyecek şeyleri olduğu gibi kabul etme olgunluğunu ve ikisi arasındaki farkı anlayabilecek bilgeliği bana ver ."
Sevgi özü gürleştirdiği için insanı özgürleştirir, tutku ise tutuklar ve köleleştirir. Tutkunun adını sevgi koyanlar, iki kişilik yalnızlığı sevgi sanmakla sevgiye de haksızlık yapmaktadırlar.
Şehid "Tüm arzularım, ibadetlerim, hayatım ve mematım Allah'ın sonsuz varlığına armağan olsun " diye andiçen, bu andını yerine getirmek için dualarını, ibadetlerini, hayatını ve en sonunda canını imanına şahid gösterendir.
Korkakların mazlumiyeti , savunulacak bir mazlumiyet değildir; mazereti korku olan bir mazlumiyet, sahibini sadece mağdur etmekle kalmaz, aynı zamanda onursuz da eder .
Yığınlar sabrı kabuğuna çekilme, başına gelene razı olma, tembellik ve teslimiyet olarak anlar. İnsanların çoğu için sabır aşağılanmaya, horlanmaya razı olmak, süklüm-püklüm köşesine çekilmektir. Yığınlar için sabır, kuzunun kurda teslim olmasıdır.
Düşünenler ise, her bir eylemlerinden hesap sorulacağının bilinci içerisindedirler. Sürü psikolojisiyle değil birer şahsiyetli insan olarak davranırlar. Onlar güdüleriyle iş yapmazlar. Onları harekete geçiren kafaları ve kalpleridir. Onun için de sabrı direniş olarak algılarlar.
Ulu'l-elbab için sabır, siperleri kaybetmeme mücadelesidir. Akıllılar için sabır, hakta olmanın, haklı olmanın bedelini ödemektir.
Çünkü akıllı olanlar iyi bilirler ki, direnenler kazanacaktır.
Hiç bir zaman çokluk, hakta oluşun delili sayılmamıştır, belki tersi doğrudur. Çünkü Kur'an insanları ikiye ayırır:Ulu'l-elbab (Akıllılar) ve ekseru'n-nas( insanların çoğu ). "İnsanların çoğu düşünmezler"; " İnsanların çoğu şükretmezler "; "İnsanların çoğu iman etmezler".