“Seni diğerlerinden farksız yapmaya bütün gücüyle gece gündüz çalışan bir dünyada, kendin olarak kalabilmek, dünyanın en zor savaşını vermek demektir. Bu savaş bir başladı mı, artık hiç bitmez!”
Kitap bu sözle başlıyor. Ve daha ilk cümlesinden itibaren insanı içine çeken, sarsan, düşündüren bir yolculuğa çıkarıyor.
Doğan Cüceloğlu… Profesör unvanını özellikle kullanmadan, bu topraklarda “kendini gerçekleştirmiş” ender insanlardan biri. Onu farklı kılan; bilgilerini yukarıdan, akademik bir dille değil; bazen bir çay bahçesinde, bazen bir parkta, bazen de bir müze köşesinde sanki karşınızdaymış gibi sade ve içten bir şekilde anlatması. Okurken sadece bir okuyucu değil, sanki birebir konuşan, dertleşen, kendini anlatan bir dost gibi hissediyorsunuz.
Kitapta Cüceloğlu ile konuşan kişinin yerine geçip, o sohbetin tam ortasında siz varmışsınız gibi hissediyorsunuz. Bu da kitabın etkisini çok daha güçlü kılıyor. Samimiyetsizliğin, şekilciliğin, “mış gibi” yaşamanın kol gezdiği bir dünyada, bu kitap size kendi yol haritanızı çizme fırsatı veriyor.
Kendin olabilmenin, baskılardan sıyrılmanın, fark yaratmanın ipuçlarını arıyorsan; bu kitap senin için.
Bir başucu kitabı niteliğinde. Her satırı dolu dolu ve sizi pişman etmeyecek nadir eserlerden.
Puanım: 10/10
Kesinlikle okuyun.