Gönderi

Çağrı yorumladı.
Temsil eden mi, Temsili mutlak doğru kabul eden mi ?
Bir inancı ve görüşü temsil eden kişinin zaaf ve eksiklerini, Temsil edilen inancın, ideolojinin ve görüşün noksanı ve arızası olarak kabul eden bir kişi, O inancın doğrularına ulaş(a)madığında bu hata ve etiketlemede ki asıl suçlu kimdir ve neden ? Hediye şu ; Bu soruya verilecek ters köşe ve zihin açan yoruma 3 kitap
·2 alıntı·
6 artı 1'leme
·
28,4bin görüntüleme
Zeynep okurunun profil resmi
Bizler temsil eden kişiye inanıyorsak temsil eden kişiyi sorgulamamız olur mu hiç o ne derse tamamdır 😅 ( bu yorumu peygamberimiz ve kuranımız dışındakiler için söylüyorum)
Bu yorum görüntülenemiyor
Melody brooks okurunun profil resmi
Merhabalar, ters köşe ve zihin açan yazıyı yazmaya çalışıyorum ya da herhangi bir yazı yazıyorum ve gerçekten konudan konuya atlıyor gibi oluyor. Yani bu tarz yazıları yazabilmek için neler yapabilirim. Yardımcı olursanız sevinirim. İyi günler..
aysun öztürk okurunun profil resmi
"Sorgulanmamış hayat yaşamaya değmez"Eğer mağaradan çıkmak istiyorsan dışarı çıkarsın.Eğer böyle bir hedefin yoksa dışarıdan gelenlerin anlattıkları senin için yeterli olacaktır.Suçlu dışarıdan gelen olabilir mi? Elbette her insan aldığı bilgiye kendini katar.Kendi gözünden anlatır.Eğer talip olduğun başkalarının gözleriyse, senin istemediklerini görüyorlar diye kimseyi suçlayamazsın...
Zez yaa okurunun profil resmi
İkisinde de hata vardır lakin evvala temsil eden daha hatalıdır adı üstünde temsil ediyor. Kabul eden kişininde doğrusunu araştırıp bulmama hatası vardır Tıpkı İslamı kendimiz öğrenmek yerine yanlış temsillerden öğrendiğimiz gibi.
Esra okurunun profil resmi
temsili mutlak kabul edende
Serkan okurunun profil resmi
….dedim ve gerekçemi sunmadım diyorsunuz peki
1 sonraki yanıtı göster
Sinem okurunun profil resmi
İkisi de suçludur. Öncelikle temsil mutlak doğruyu yansıtamaz çünkü bir birey ömrünü bir ideolojiye adasa bile o bir kavram değil bir insandır. Ve insan kendi içinde bile anlaşılmaz bir varlıktır. Hayatını aynı ideolojiye adamış iki tek yumurta ikizi aynı işi tamamen aynı şekilde yapamaz o zaman hangisinin yaptığı daha doğru sorusu ortaya çıkar. Yani birinden biri eksiktir. Bir ideolojide kendi başına var olamaz. Onu var eden insansa eğer insandan tamamen ayırıp kaf dağında bir yere yerleştirip ulaşılmaz bir mükemmellik nesnesi gibi bakmak bence yanlıştır. Sosyalizm kendi içinde bana makul gelir, bir sosyalistin fikirleri de bana makul gelir ama bir sürü sosyalist birleşip sosyalizmi başka bir boyuta çıkarırsa ona inanmaktan vazgeçerim. Şimdi en baştaki sosyalizm ile sondaki aynı mı değil mi? Eğer aynı ise ideolojiyi temsil var ediyor demektir. Eğer değilse o zaman fikir, insan, düşünce vs. gelişen bir şey değil bir anda var olup sonra yok olan ve yerini başka bir şeye bırakan bir şeydir. O zamanda bir ideolojiden bahsedilemez. Bunu din konusunda ele almamız gerekirse de ben inançlı biri değilim. Okuduğum bütün dini kitaplar temelde aynı öğütleri veriyorlar, kuralları ve yöntemleri değişse bile hepsi temel olarak iyiliği ve güzelliği tavsiye ediyor. Bütün dinler ulaşılmaz bir yerde ve bütün inançlılarda temsil ettikleri dini yaşarken noksanlar. Müslüman arkadaşlarımla konuşurken İslamın mükemmel olduğunu, temsile bakıp yargıya varmamamı söylüyorlar. İnsanlar yanlış yaptılarsa İslamın ne suçu var! O zaman İncil insan eli ile değiştirildiyse Hristiyanlığın ne suçu var. Eğer inananın eylemleri ve inanç birbirinden bağımsızsa herkes aynı şeye inanıyor demektir.
Serkan okurunun profil resmi
Ortaya karışık ve değişik bir analiz olmuş teşekkürler 👏👏
Murat Dilek okurunun profil resmi
Maalesef her mürid kendi inancını, inancın dayandığı köklerini ve kaynaklarını mutlak doğru olarak kabul eder. İşin daha karmaşık tarafı ise bugüne kadar dünya üzerindeki farklı coğrafyalarda tarikatları da dahil edince birbirinden bağımsız binlerce farklı inanç türü geliştiği bilinmektedir. Dolayısıyla her inanç kendi müridine kusursuz görünürken ötekine (o inancı sahiplenmemiş olana) eksik, sorunlu hatta temel dayanaklarıyla geçersiz görünmek mecburiyetindedir.. Bu durum inancın doğası gereği yerel, coğrafi, kültürel ve geleneksel şablonlara bağımlı olması ve evrensel olamayışının temel sonucudur. Dolayısıyla farklı inançlara sahip iki kişinin birbirini ikna etmeye çalışması esasında anlamsız bir bilek güreşi olacağı gibi, aynı inanca sahip insanların birbirlerini suçlaması da tamamen aileden başlayarak öz gelişimlerindeki farklılıklara dayalı olacaktır. Benim şahsi fikrim inancın tamamlayıcısı bilgidir. Yani bilginin çoğaldığı yerde inanç azalmak durumunda kalır. Nihayetinde insanlık tarihine baktığımızda bir zamanlar uğruna canlar verilen koca koca inançlar, tanrılar, ideolojiler bugün birer masaldan öteye geçemez hale gelmişlerdir. Demek ki bilgi ve birikim eşliğinde yeterli zaman aşımı olduğunda ve medeniyet düzeyi geliştiğinde önceki döneme ait her inanç da terkedilmeye ve mitolojik bir masala dönüşmeye mahkum olacaktır. Not: herhangi bir kitap beklentim bulunmamaktadır, sadece inancın insanlık tarihindeki konumunu kendimce anlatmaya çalıştım.
Serap şimşek okurunun profil resmi
Temsil edilen din temsil ettiren kişinin zaaflarinin üzerinde bir ideolojidir
38 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.