Gönderi

Kemal titiz, dikkatli, evini seven, işi biter bitmez eve gelen bir eştir. Karısı Zehra da çocuk odaklı bir kadındır. Zehra'nın çocuklarıyla aşırı ilgilenmesi sürekli olarak evdeki sorumluluklarını ertelemesine neden olur. Eşinin işten gelme saatlerine kadar evi bir türlü toparlayamayan Zehra eşinin olumsuz tepkilerine maruz kalır. Evlilikleri her akşam bir tartışmaya sahne olur. Bunun temel nedeni eve derli toplu bir yuva beklentisiyle gelen Kemal'in hayal kırıklığına uğramasıdır. Tartışma bir süre sonra "senin dediğin, benim dediğim, senin annen, benim annem" kavgasına dönüşür. Kemal bir gün bir arkadaşı aracılığıyla aile içi iletişim toplan- tısına gider ve orada "sen dili" "ben dili" tekniklerini öğrenir. Akşam eve gelip ortalığı dağınık gördüğünde "Ne biçim kadınsın, nedir evin hali?" yerine "Ev dağınık olduğunda kendimi kötü hissediyorum." der. Zehra şaşırır. O akşama kadar kendisinde uyanan savunma duygusuyla eşine cevap yetiştirirken Kemal'in bu seferki yeni yaklaşımı üzerine savunma duygusu değil sorumluluk duygusu hisseder. "Hayatım haklısın, çocuklarla ilgilenirken evi ihmal etmişim bir daha dikkat ederim." cevabını verir. Böylece evin dağınıklığı çiftler için iki öğrenme fırsatı sunar: 1- Pozitif dil kullanarak sorunlar daha kolay çözülür. 2- Eşlerin birbirlerine duydukları saygı huzur vericidir.
Sayfa 73
·
32 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.