Gönderi

Hava sıcak, hatta, o hiç sevmediğim deyimle söylemem gerekirse "yapış yapış". Dilay da öyle, bir yapıştı babasına, peşini bırakmıyor. Uzun süredir görmediğinden olmalı, çenesi de bir düştü ki, dayanılır gibi değil. Lafları tadından yenmiyor. Neler anlatıyor neler, o çok bilmiş edasıyla. Onunla konuşup dertleştikçe, hem çocukluğuma dönüyorum hem de yeni bir dünya keşfediyorum. Yedi yaşındaki bir kız çocuğunun saf ve masum dünyasını. Aslında o kadar da masum değil ama geçelim. "Büyüyünce anlarsın", diye başımdan savmak istedim bir sorusuna karşılık, "Ben büyümek istemiyorum ki!" diye yanıtladı. "Sen istediğin kadar büyümek isteme. Çocuklar büyür, yetişkinler yaşlanır" dedim. Dudak büktü. "Hayır ben büyümeyeceğim!" diye tutturdu. Aslında gerçeği söyle- meliydim kızıma. "Küçükler büyür, yetişkinler ölür!" deme- liydim. Bu arada yapacağı hınzırlığı da yaptı elbet, "Baba sen neden bu kadar yaşlısın?" diye sordu. Nasıl karşılık vereceğimi bilemedim. "Sen öyle san, ben yaşlı değilim ki!" demekle yetindim.
·
113 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.