Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu'nu anımsattı.
Bir kadının kocasını bırakıp yabancı bir adamla kaçtığı haberini alan insanların kendi aralarında kadınla ilgili tartışmasıyla başlıyor hikâye. Bu sırada bir adam, kadını anladığını, onu yargılamadığını ve böyle bir şeyin olabileceğini, uzun süren evliliğinden bunalmış olup böyle bir delilik yapabileceğini savunuyor ve bu savunmayı duyan yaşlı bir kadın, adamın bu tavrından çok etkileniyor ve kendi hikâyesini ona anlatmaya başlıyor. Kendi hikâyesinde duygudan duyguya atıldığı, merhameti, aşkı, öfkeyi ve hüznü yoğun bir biçimde tattığı o 24 saati.
Zweig'ın dili zaten ilgi çekici, betimlemeler hoşuma gitti. Duygu dolu, keyifli bir okumaydı. Herkese öneririm.