Gönderi

hiç olmazsa, düş kırıklıklarımın zaferini büyük bir düşün zaferiymiş gibi götürebilsem her şeyin belki de o sonsuz çöküşüne, hiçbir şeye inanmamanın görkeminiyse bir bozgun sancağı gibi taşıyabilseydim –ne yazık ki çok narin eller tutacak bu sancağı, ama daha zayıfların kanında ve çamurda sürüklenecek... her şeye rağmen, biz kımıldayan kumlara batarken gene de yücelerde dalgalanacak bu sancak –ve kimse bunun bir protesto mu, bir meydan okuma mı ya da umutsuzluk mu olduğunu bilmeyecek... kimse bilmeyecek, çünkü bu ölümlü dünyada kimse bir şey bilmez ve kumlar hiç sancağı olmayanlar gibi, sancak dikenleri de yutar. ve kumlar her şeyi örtecek –yaşamımı, yazılarımı, sonsuzluğumu. bozguna uğramamın bilincini götürüyorum yanımda, bir zafer sancağı gibi.
·
18 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.