Gönderi

Sorun var, sorunlar ve sorular ardından... :)
Suskun sırdaşım! Bu ömür canıma tak etti; varoluştan tiksiniyorum, tatsız tuzsuz, ne zindelik veren bir gücü var ne de bir anlamı. Pjerrot'dan daha aç olsaydım, insanların sunduğu izahı yine de mideye indirmezdim. Parmağını toprağa sokarsın, sonra toprağın kokusundan hangi ülkede olduğunu anlarsın: Ben parmağımı varoluşa sokuyorum - hiçbir şey kokmuyor. Neredeyim? Bu "dünya" denen şey de ne oluyor? Bu kelimenin anlamı ne? Beni kim kandırıp bütün bunlara bulaştırdı ve şimdi de orada yaya bıraktı? Ben kimim? Dünyaya nasıl geldim; bana niye bir soran olmadı, neden âdet ve kurallarla aşina kılınmadım da sanki bir insan tacirinden satın alınmışım gibi, öylece bir kademeye sokuluverdim? Adına gerçeklik denen bu büyük teşebbüse neden taraf yapıldım? Neden taraf gerekiyor? Bu özgür bir dava değil mi? Ve şayet öyle olmaya mecbur bırakılacaksam, o vakit başkan nerede, bu konuda bulunacak bir beyanım var? Yoksa hiç başkan yok mu? Nereye şikâyette bulunacağım? Yaşam nihayetinde bir tartışma, görüşümün dikkate alınmasını istirham edebilir miyim? İnsan, yaşamı olduğu gibi kabullenmek zorundaysa, nasıl bir şey olduğunu öğrenmiş olsa daha iyi olmaz mıydı?
Sayfa 119Kitabı okudu
·
33 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.