“Soğuk ve şehirlerarası
otobüslerde vazgeçtim
çocuk olmaktan ….
ve beslenme çantamda
otlu peynir kokusuydu babam..
Yıl 1995 Yüksekova’nın ilk ve tek radyo kanalı Feza TV’de bu Yılmaz Erdoğan’ın şiiri paylaşıldı. Annem beni hemen yanına çağırdı. Birlikte dinlemeye başladık. Ben küçüğüm tabi anlamam sanmayın. O sıralar kaymakamın kızı Belemir’e aşığım bizim lojmanlanı tam çaprazında oturuyor aramızda bir duvar var 200 metre var ya da yok neyse.Annem hemen Feza tv’yi aradı bu şiiri bana kasede çekebilir misiniz. “Tabi yenge” dedilerki ertesi gün evde istediğimiz zaman bu şiiri dinliyoruz teypten o zamana göre büyük bir nimet. Benimde kuzenim Selin ablam geldi o sıra Yüksekova’ya yine atılmış bir Liseden hem Kavgacı hem güzel hem de kara melek (90 lar dizisi) tam nifakçı neyse hiçbir okul almamış Hakkari Yüksekova’ya sürülmüş.Bende o sıralar bu şiiri dinleyip duygusal triplere girmeye çalışıyorum. Bir sevdalım var kaymakamın kızı Belemir’e aşığım.❤️ Bu şiiri dinleyip ağlamaya çalışıyorum seven ağlar ya o triplerdeyim. Neyse .Selin’de geliyor benle dalga geçiyor. Kudurtuyor beni . “O seni sevmiyor! o başkasını seviyor!”Geçende anlatmıştım.Dönem çatışma bir hayli şiddetli geçiyordu. Saat akşam 20:00 dedin mi ışıklar kapatılır. Yerde eski 90s yeşil asker oyuncaklar gibi yeni nesil için ise evde yılan gibi sürünürdük. Evin aydınlanması görünmesin diye perdelerin üzerinede kalın battaniyeler geçirdiğimiz oluyordu.Bazen ona bile gerek kalmıyordu 20-25 gün elektrik kesildiği için evde lüküs ile aydınlanma çağını yaşıyorduk. Bilmeyen arkadaşlar “lüküs ne ya “diye sorabilir gayet normal birley şöyle izah edeyim piknik tüp ve beyaz fileli çorabı düşün o fileli çorabı tüpe takıyorsun . Tabi evde herkes evde HULK gibi yemyeşil görünüyor. Hızlı biten bir şey olduğu İçinde dua ediyorduk elektirik gelsin de erken yatmaktan kurtulalım diye .Yoksa günü erken bitirmek hangi çocuğa sıkıcı gelmez ki .Neyse arkadaşlar yine de aradan yüksek bir ışık geliyordu füzeden ,bombadan havai fişekin daha seslisi gayet yüksek bir seviye diyebilirim. Hayır lojmanı neden tam olarak muharebenin ortasına kurduklarına anlam veremiyordum. Kurşunun bize uğramama şansız yok gibi bir şeydi hedefe isabet ettirecekse karşı takım mutlaka bize uğraması gerekiyordu. Ön cephemiz polis lojmanı,karakol ve jandarma arka cephemiz ise karşı takımın sürünerek geldiği boklu dere bölgesi biz tam orta hakem gibiydik hakemden tek farkımız sabit olmamız.Sabah binamız Gravyer peynirine benzemesi kaçınılmazdı. Anam evimizin savunma bakanı,.babam ise fedaisiydi biraz demlenince kan.Neyse Selin abla ilk dönemler külkedisi edalarında uslu kız modunu bir hafta sonra terketti öz güveni yerine geldi. En korktuğu şey ise bomba sesiydi gerçekten çok korkuyordu.Biz alışmışız tabi Yüksek bir ses olursa o direk aramızdan ayrılıyordu (bayılıyordu). Belemir hıncını alacağımı hissettiğim o gün gelmişti. Lojmanda rahmetli babamın doktor arkadaşıda bizdeydi. ismini hatırlamıyorum ama Allah razı olsun o olmasa belkide bu satırları tek elimle yazmak zorunda kalabilirdim. (şaka). Mutfağa gideceğini hissettim. Bende yavaşçana bir kedi gibi salon kapısının arkasına geçiverdim. .O zamanlar küçüğüm. Aramızda 1 metre boy farkı rahat var . Pusudayım. Ayak sesleriyle birkaç seslerde geldi ama net bir ses . Benim için fark eder mi ? Tam gölgeyi gördüm BÖÖÖÖÖ!! Diye bağırdm . Selin abla sabit ve net bir şekilde büyük ağaçlar düşer ya geriye doğru dizleri bükülmeden düştü ve drakula gibi elleri kapalı gözlerinin arasında rüya görüyor gibi hafif gözde sulanma hali durumu 🧛♂️ tabi çay tepsisi ile aynı anda o seste geldi. Rahmetli babam (Yıldırım S. Gündaş )benim şakamı anlamış olacak ki Jamaikalı Usain Bolt gibi yanıma bir uçuşu var guiness rekorluk performans o dönem bende gencim tabi kaba et korkusununda verdiği hız ile neyse Selin Ablamın yörüngesindeki iki gezegen misali dönüyoruz. Gel buraya bir şey yapmayacağım diye bağırıyor 3 dakika bana göre hafif ona göre gergin bir kabile ayin dönüşümüzü bitirdik. Ayininin baş psikoposu Babanmın Doktor arkadaşı araya trafik polisi gibi girdi “Yahu Çocuk o Yıldırım Hocam Zaten Bir şeyi Yok Selin’in Kızım Sende kalk falan zaten kaldırsak kaskatı ve net bükülme yoktu Selin ablada. Neyse oturdu “ paçayı birşekil kurtardık. Aslında şiirle pek bir alakas ı yoktu bu konun ama anlatasım geldi. Selin’de bir daha Belemir’ hakkında birşey demedi. Zaten gerekte kalmadı tayinleri çıktı 2 ay sonra gittiler. Bu arada konu dışı gibi görünse de şiirle alakalı olduğum ufak bir konuyla bitirişi yapmak istiyorum
“Yumurta kokan arkadaşlarla paylaşılan kahverengi sıralarda”
sözü yüzde yüz doğru;) hatta annem beslenme çantamıza çizi kek meyve suyu koyardı.Tam okulun çıkışında Kürt çocuklar ekmek arası yumurta satarlardı. Bir lezzetli gelirdiki sormayın mazın uff ;) annem derdi mikrop kaparsın yeme ben hep yerdim hala o yumurtalı çeyrek ekmeği özlerim😌