Gönderi

"Bak Nuh, bu adamlar içinde Baudrillard hariç hiçbiri yaşamıyor. Zaten hiçbiri aktör değil. Diyelim bir sinema filminde görünmelerine imkan yok. Tamam, Wittgenstein'ın hayatını anlatan filmler çekildi , çekilebilir, fakat bizzat Wittgenstein'ın rol aldığı bir film çekilemez. Çizgi-romanın gücü burada. Sinemamn, resmin, tiyatronun hatta edebiyatın imkanlarından çok daha fazlasına sahip. Bunu görmek istemezsen, çizgi-romanı yeniyetmelerin eline terk edersin. Nitekim öyle de oluyor. Çizgi-romanlar arasında hiçbir ayrım gözetmeden hepsinin üstünü çiziyorsun. Fakat aynı radikal tavrı sinema, resim ya da roman karşısında göstermiyorsun, değil mi?" "Haklı olabilirsin. Fakat bunda belki de çizgi-romanın diğer sanat dallarıyla temasının zayıf olmasının da payı vardır?" "Aslında tam olarak öyle de değil. Dikkatini esirgemezsen çizgi-romanla diğer türler arasındaki etkileşimi görebilirsin. Mesela, Quentin Tarantino'nun Pulp Fiction filmi tüm dünyada büyük bir beğeni topladı. Entelektüeller de sevinçle selamladılar. İşte bu filmdeki bir sahne aynen Martin Mystere'in Savaşın Kaderini Değiştiren Pinpan Kazası macerasından aparılınıştır!" Nuh kulaklarına inanamaz: "Öyle mi? Hangi sahne?" "Mr. Wolf'un Vincent Vega ve Jules Winnfield'i yıkadığı sahne. Vincent, yanlışlıkla arka koltuktaki genci vurur. Jules'la birlikte Jimmie'den yardım isterler. Çünkü arabanın arkası kanla karışık beyin parçalarıyla dolmuştur. Jimmie, Mr. Wolf'u çağırır. Wolf, arabayı Vincent ve Jules'a temizletir. Sonra da onları soyup bahçe sulama hortumuyla yıkar, çünkü iki serserinin de üstü başı kan içindedir. Jimmie, Mr. Wolf'a aynen şöyle der: 'Saçlar kuru kaldı!' Bu sahne, o ünlü diyaloglar da dahil, Martin Mystere'den alıntılanmıştır."
·
23 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.