Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

293 syf.
9/10 puan verdi
·
46 günde okudu
Bütün hasta insanların hastanelerde olduğunu mu sanıyorsun sen?
BLAU, DEBORAH F. 16 Yaş ÖNCEKİ HASTANELER: Yok İLK TANI: ŞİZOFRENİ "Hiçbir zaman soğuk ya da açlık tehdidiyle karşılaşmadı," kızına yeterince sevgi ve ilgi verdiğini düşünen bir babanın sözleri bunlar. "İnsanlar onu hiçbir zaman sevmemişti zaten." Bu da kızın düşüncesi? Neden akıl hastanesine düşer insan? Ya da neden kendisine yeni bir dünya oluşturma çabasına girer? Herkesi kucaklayan bir dünyada yaşamıyoruz muyuz? Hadi canım sen de! Kaldır kafanı bak bir çevrene, savaşlardan, nefretten, açgözlülükten başka ne görüyorsun! Yaşadığı dünya ile bağdaşamayan bir kızın öyküsü
Sana Gül Bahçesi Vadetmedim
Sana Gül Bahçesi Vadetmedim
Durun durun! Ben öykü mü dedim? Bir biyografik eser aslında. Küçük yaşta akıl hastanesine düşen yazarın kaleminden çıkanlar... Okuduklarınızın gerçek olduğunu bilmek kan akışınızı değiştiriyor. Gerçekliğin içine düşüyor ve eser bitene kadar çıkamıyorsunuz! "Aslında herkes deli, en deliler de deli olduklarının farkında ol­mayanlar," der
Paulo Coelho
Paulo Coelho
Veronika Ölmek İstiyor
Veronika Ölmek İstiyor
isimli eserinde. Doğruluk payı yok mu sizce de? Hangimiz bağdaşabiliyoruz ki yaşadığımız dünyayla. Kime sorsak yanlış çağda yaşadığını düşünüyor. Gerçekte yaşadığı Debby'nin kafasında oluşturduğu dünyadan farksız. Kendi dünyalarımızda yaşıyoruz. "Kendi dünyasında yaşayan herkes delidir," diye de ekler. Alın işte, bir ispat daha! Belki de yeni normal bu! İlla deli olmak mı gerek! "İnsanın kendi sesini duyması için deli olması gerekmez. Aksine, en basit, en doğal şeydir bu." Ah
Carl Gustav Jung
Carl Gustav Jung
, bir nebze su serptin içimize! Hiçbir şey birden bire başlamıyor değil mi hayatta? Sürekli dolan bir bardak var ve onu taşıran bir damla oluyor. Deborah için neydi bu damla? Ailesi mi? Yahut Yahudi olması ve sırf kimliği nedeniyle gördüğü tepkiler? İlk ne zaman çekilmişti kendi dünyasına? Ne zaman karar vermişti kafasında kurduğu dünyanın gerçek hayattan daha güvenli olduğuna? Öyle miydi sahiden? Her iki dünyayı da yeterince tatmadan karar verebilir mi insan buna? Tüm bu şeylere neden olan toplumun normal kalıpları değil miydi? Ya onlar gibiydin ya da hasta... "Lütfen doktor, benim farklılığım hastalığım değil." Defalarca anlatmayı denedi oysa bunu, hem içinden kustu hem dışından: "İstediğiniz gibi bir insan değil miyim ben? Beynimi de mi düzeltmeniz gerekiyor?" (s. 45) Kafanda bir dünya kurarsın, gerçekte bambaşka bir dünya yaşarsın. İşte burada başladı Debby'nin çatışması. Onu akıl hastanesine düşüren de bu çatışmaydı. Sahi, bu savaşın galibi kim olurdu? Başkalarıyla savaştığı yetmezmiş gibi tek tutunacak dalı kendisi olan insanın kendisiyle de mi savaşması gerekiyordu. "Dinle bak! Ölür­ken yaşamak; yaşarken ölmek; savaşırken teslim olmak ve teslim olurken savaşmak zorunda kalıyorsun, değil mi?" (s. 185) Ve bu savaşın adına biz yaşam diyoruz. Oysa yaşam bambaşka anlamlara gelmeli. Her şeyin başladığı yerde aile var, ve her şeyin bittiği yerde. Evde, yani "aile içinde" de yalnızdım, der
Fyodor Dostoyevski
Fyodor Dostoyevski
O da toplumun hasta diye nitelendirdiği insanlardandır. "Deli mi sence?" dedim Ogo'ya. "Yalnız" diye cevap verdi. Bu da
Nermin Yıldırım
Nermin Yıldırım
'dan... İnsanı kalabalıklar içinde yalnızlık, anlamlar içinde anlaşılamama, benzerlikler içinde farklılaşma delirtiyor sanırım. Debby'nin macerası da böyle başlamadı mı? Farklı bir aile, farklı bir kimlik, farklı bir ruh. Toplum seni yontamadığı zaman yatırıyor... Oldukça farklı bir üslubu var yazarın. İçindeki anlamı yakalayamazsanız sizi öyle yoruyor ki... Biraz Debby olmanız gerek. Ya da hayatınızda bir Debby'nin olması. Yaşamadan okuyamıyorsunuz. Doğum günümde gelmişti eser. Yeniden doğuş mücadelesi veren bir kahramanla tanışmış oldum. Ruhuna şahitlik etmiş, onunla zaman geçirmiş... Öyle kıymetliydi ki bu zaman... Var gücüyle bir şeyler başarmaya çalışıyor, sonra kafasını kaldırıp "hepsi bu kadar mı, bu muydu," dercesine bakıyordu. O bakışta buldum kendimi. "Sevgi yeterince gerçekti, acı da öyle." (s. 46) Gerçekten koptum, Yabancılaştım, Kimliğimi yitirdim okurken. Oysa hayat gerçekten sorgulandığında aklı başında biri tam da bunları yapmaz mıydı? Aklımda sorularla başladı eser. Ve şimdi biterken aklımda daha fazla soru kaldı sadece. Ve unutulmayan bir de kahraman: DEBORAH youtu.be/dYjb9AzJaNs?si=...
Sana Gül Bahçesi Vadetmedim
Sana Gül Bahçesi VadetmedimJoanne Greenberg · Metis Yayınları · 202113,9bin okunma
·
3 artı 1'leme
·
2.603 görüntüleme
Zeliha okurunun profil resmi
Öncelikle inceleme herhangi bir detaydan yoksun kalmadan geniş bir çerçeve içinde yazılmış. Emeğinize sağlık, insanın kendi içine çekilmesi belli bir denge dahilinde ilaçken; dengeyi aştığında zehre dönüşüyor. Kopukluk bir bakıma koptuğu yerden, vârolmayan yeni bir dünya yaratıyor.
Mikail Balcı okurunun profil resmi
Teşekkür ediyorum...
L. G. okurunun profil resmi
Hocam yine muhteşem bir inceleme olmuş. Emeğinize sağlık. Cem Karaca'da konuya çok yakışmış.
Mikail Balcı okurunun profil resmi
Teşekkür ediyorum...
Saliha okurunun profil resmi
İnsanlar bazı insanları dünyalarına almaz o insanlar kendi dünyalarını kurunca onlara deli derler...
Mikail Balcı okurunun profil resmi
Katılıyorum...
Belya N. Çkn okurunun profil resmi
Çok güzel bir incelemeydi her zaman ki gibi😇 İnsanlar kendi gibi olmayanı deli diye nitelendirmek de çok ustalar...
Mikail Balcı okurunun profil resmi
Teşekkür ediyorum. 😊
eda okurunun profil resmi
Unutamadıklarimdan kendisi. Cok uzun zaman once okudum ve okudugum dönem zor zamankarima denk gelmisti. Ve o zaman icimdeki seskerin bazılarinin bana ait olmadigini farketmistim. Ve insan yasadikkarinin sasece kendi basina geldigini dusunsede bazi acılarin ortak oldugunu kesfediyor yazar sayesinde
Mikail Balcı okurunun profil resmi
Hissederek okumak gerçekten bambaşka duygular oluşturuyor insanda.
drsbookstore okurunun profil resmi
Büyük emek. Kaleminize sağlık. Zevkle okudum.Yirmi yıldan çok olmuştur kitabı okuduğum. Bir daha okuma isteği uyandırdı incelemeniz. Her kitabın bir zamanı olduğuna inananlardanım. Ama bazı kitaplar zamansız sanırsam. Teşekkürler.
Mikail Balcı okurunun profil resmi
Katkınız ve güzel düşünceleriniz için teşekkür ediyorum.
Bibliyofil okurunun profil resmi
İnsan zekayla ödüllendirilmiştir. O, kendi kendini bilen bir yaşamdır; kendisinin, diğer insanların, geçmişinin ve gelecekte onu bekleyen olasılıkların farkındadır. Kendi kendinin ayrı bir varlık olarak bilincinde olması, yaşam süresinin kısalığını, kendi kararıyla doğmayıp belki sevdiklerinden önce, belki de onlardan sonra, ama kendi isteği dışında öleceğini bilmesi, yalnızlığının ve ayrı olmasının farkındalığıyla doğal ve toplumsal güçler karşısında çaresiz kalışı, insanın ayrı ve kopuk yaşamını çekilmez bir hapishaneye çevirmektedir. Eğer insan, bu hapishaneden kurtulup dışarıya çıkamaz, kendisini dış dünyayla, bir başka insanla ya da düşünceyle bütünleştiremezse çıldırır. Ayrı olma duygusu huzursuzluğu doğurur; daha gerçeği, bu tüm huzursuzlukların kaynağıdır. Ayrı olmam demek, insanca güçlerimi kullanma olanağımdan yoksun bırakılmam demektir. Ayrı olmam demek, çaresiz olmam, dünyayı (eşyayı ve insanları) etkin bir şekilde kavrayamamam, dünya üzerime üzerime geldiğinde direnecek gücü bulamamam demektir. Böyle ayrı olmak, şiddetli huzursuzluk kaynağıdır. Bunun yanında utanç ve suçluluk duygusu da yaratır.
Sevme Sanatı
Sevme Sanatı
Adenسماء okurunun profil resmi
Okurken Debby'nin iç dünyasını anlamak içimi öyle burkmuştu ki. Etkisinden uzun bir süre çıkamamıştım. Benim için yeri farklı olan kitaplardan biri.. incelemenizi okurken yine aynı şekilde etkilendim. Kaleminize sağlık.
Mikail Balcı okurunun profil resmi
Okurken yorsa, yıpratsa da benim için de anlamı başka oldu. Teşekkür ediyorum...
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.