Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

408 syf.
·
Puan vermedi
·
6 günde okudu
Hayat bir andan ve seçimlerden ibarettir.
“Dünya çirkin bir yer. Biz de dünyada yaşamak zorundayız.” diyor Odysseus. (s208) İşte bu çirkin dünyaya doğan Kirke’nin çocukluğuyla başlıyor hikaye. Güneş Tanrısı olan Titan Helios’un kızı. Çok büyük bir aileye doğmuş, çok şanssız bir su perisi aslında Kirke. Kendisi sevilmemiş, değer görmemiş ve dışlanmış bir çocuk. Belki kendisi gibi binlercesi olması sebeptir buna. Belki de çok sıradan görünmesine karşın aslında herkesten farklı olması... Çünkü insanlara benzer sesinden, doğduğunda herhangi bir kehaneti olmamasından tutun, en ufak bir güç gösterisi yapmamış olması onu piramidin en alt tabakasına hatta belki de dışına itmiştir. Çocukluğunu okurken ona üzülmemek elde değil gerçekten. Babasının tüm gücüne karşın, kendisinin varlığı okyanusların dibindeki bir kum tanesi gibi. Onu oradan alırsanız bu hiçbir şeyi değiştirmez. Yokluğu hiçkimseye bir şey kaybettirmez. Hatta hiçkimse bunun farkında da olmaz. Kirke’nin çocukluğu evrende yüzyıllarca konuşulacak birçok olaya şahitlik etmiştir. En önemlisi ve bence Kirke’nin hayatındaki dönüm noktası amcası Prometheus’tur. Prometheus ışığı tanrılardan çalıp insanlara taşımasıyla ünlenen ve sonucunda Zeus tarafından cezalandırılan bir titandır. Prometheus daimi cezasını çekmesi için sürgüne yollanmadan hemen önce Güneş Tanrısı Helios’un, yani Kirke’nin babasının sarayına getirilir. Bu Zeus’un Titanlara yaptığı bir güç gösterisidir aslında. Prometheus sarayda tüm ailesinin önünde işkence görür. Zeus’a olan korkuları ailesinin elini ayağını bağlamıştır. Sadece izlerler ve şölenlerine devam ederler. Kirke ise tavana zincirlenerek asılmış ve eğlenmek için bir süreliğine yalnız bırakılmış amcasının yanında kalır. Onunla konuşur ve biraz rahatlaması için ona bir kadeh sunar. Ona yardım etmenin yasak olduğunu bile bile yapar bunu. Prometheus’un asıl hikayesini merak edenler için
Aiskhylos
Aiskhylos
‘un kitabını şöyle bırakıyorum ->
Zincire Vurulmuş Prometheus
Zincire Vurulmuş Prometheus
Zaten
Madeline Miller
Madeline Miller
bu kitabı yazarken başta
Homeros
Homeros
‘un
Odysseia
Odysseia
‘sı olmak üzere birçok destandan esinlenmiş. Dönelim hikayemize, Kirke büyür ve ilk kez aşık olur. Sonrasında da ilmek ilmek işlenir olaylar. Aşkından yapar ilk büyüsünü ve bir cadı olduğu da böylece çıkar ortaya. Titanlar ve Olymposlu Tanrılar arasındaki siyaset, anlaşmalar ve politikalar sonucu Kirke sürgün edilir. Bir adaya tek başına yaşaması için yollanır. Aslında kendisini bulması da burada gerçekleşir. Gel zaman git zaman adasına misafir olan ölümlü denizciler hadlerini bilmezlerse ahırında domuza dönüşüverirler. Arada sırada Zeus’un oğlu Hermes gelir ve arkadaşlık eder derken sonunda Odysseus’un yolu Kirke’nin adasına düşer. Kirke aşık olur, bir süre birlikte yaşarlar ve Odysseus
Homeros
Homeros
‘un
Odysseia
Odysseia
‘sına uygun şekilde evine döner. Buraya kadar itiraf etmeliyim ki çok beğendiğim bir kitap oldu. Yazarın anlatımı ve kadın gücüne olan değinmeleri destansıydı. Sonrasında ise kitap bambaşka bir kitaba dönüşüyor sanki. Kirke kendini Odysseus’tan olma ölümlü oğluna adıyor. Oğlunu Tanrıça Athena’dan korumak için yaşadıkları adaya türlü büyüler sarıyor. Yine de ölümü göze almak pahasına bir kez olsun babasını görmek isteyen oğluna engel olamıyor ve gitmesine göz yumuyor. Yolda onu koruması için kendi elleriyle kazandığı, Trygon’un silahını da yanında gönderiyor. Odysseus’un bir talihsizlik eseri ufacık bir kesikle ölüşünü kabullenemediğimi itiraf etmeliyim. Öyle ki kitabı o anda bırakmak istemiştim. Arkadaşımla konu üzerine tartışırken bana “Büyük insanlar bir anda, öyle küçük şeylerden ölmez mi zaten?” diye sordu. Tıpkı Akhilleus’un topuğundan vurulup ölmesi gibi. Sahi kendi oğlundan başka kim öldürebilirdi iller yıkan yiğit Odysseus’u? Böylece kitaba geri döndüm. Fakat dönmez olaydım. Odysseus’un Penelope’den olma oğlu babasının ününü yerden yere vuruyor. Kirke oğlunu Athena’nın ellerine teslim ediyor ve oğlunun üvey kardeşiyle bir yola çıkıyor. Bu yolculukta Trygon’un “Öyleyse yeni bir dünya yarat.” sözüyle harekete geçmesine karşın kendi yarattığı canavardan kurtulur kurtulmaz adasına dönüyor ve ölümsüzlüğünden vazgeçiyor. Sonuçta Kirke, belki de dünyayı yerinden oynatabilirdi ama sadece oyundan çıkmak istedi. * “Oysa ben paramparça bir yürekle süründüm durdum ve bekledim yıkımdan kurtarsınlar diye tanrılar beni.” -
Odysseia
Odysseia
, s.231 Tanrıların garezi bedenleri denli ölümsüzdür Odysseus. Sen yürekler acısı bir ölümle böyle öldün işte.
Ben, Kirke
Ben, KirkeMadeline Miller · İthaki Yayınları · 202133,7bin okunma
·
165 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.