Gönderi

-Ben de Portuga'yı unutamıyordum. Kahkahalarını. Farklı telaffuzunu. Dışarıdaki cırcır böcekleri bile sakalının hırş, hırş, hırş sesini taklit ediyorlardı. Onu aklımdan çıkaramıyordum. "Acı çekmek ne demekmiş asıl şimdi anlıyordum. Acı çekmek bayılana dek dayak yemek değildi. Ayaktaki cam kesiğine eczanede dikiş attırmak değildi. Asıl acı, kalbi baştan aşağı sancılara boğan, insana sırrını kimselere anlatmadan ölmeyi arzulatan bir şeydi. Kolları, başı hep dermansız bırakan, yastıkta öbür yana dönme isteğini bile söndüren bir şey.''-
·
19 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.