Cephede bir ordu ölümle pençeleşirken burada ve elbette buralarda, yalnız Akşehir'de değil, bütün memlekette birşeyler "Ufak tefek birşeyler" olmuştu.
Salih ve binlerce Salih sınırlar da kol, bacak bırakır, meslek, zenaat bırakırken Niko ve Nikolar usta olmuş, dükkanlar açmış, bahçeler satın almışlardı... Ve birşeyler "Ufak tefek birşeyler" olmuştu.
Salih'in ağası ve Salihlerin, Salihlerin, Salihlerin, binlerce Salih'in ağası, babası Çanakkale içinde vurulurken, yad ellerde kalırken, Niko'nun ve Nikoların ağası yaman bir aşçı, yaman birer tüccar olmuştu. Haydi bu bir şey değildi.
Ama ya şu olan "Ufak tefek şeyler?" Kol, bacak bırakanların, ölenlerin hesabında
"Osmanlı tab'asından" Niko'lar yok muydu? Biraz da onların tezgahı, evi, barkı, serveti, samanı için dövüşülmemiş mi idi ? Buna kim, hangi Niko "Hayır" diyebilirdi? Elbette hiçbiri. Ama işte Akşehir'de ve Akşehir'lerde "Ufak tefek birşeyler" olmuş, Akşehir ve Akşehir'ler de cephelere dönmüştü.