Kitabın girişinde, Patti Smith rüyasında bir kovboy görüyor. Kovboy "hiçbir şey hakkında yazmak zordur" diyor. Bu kitabın ana teması nedir diye kendime sorduğumda hiçbir şey diyorum. Yazar, kovboya göre zor olanı yapıp, hiçbir şey anlatmazken aynı zamanda bir sürü şey anlatıyor. Seyahatlerini, korkularını, arzularını, özlemlerini, yaşamdaki küçük bir anın onda hissettirdiklerini, sevdiği dizileri, kaybettiği eşyaları... Kısaca "insan olmak" nasıl duygular hissettirebilecekse, alelade günlerimiz nasıl geçiyorsa yazar daha çok günceye benzeyen kitabında bunu anlatmış. Palaroid fotoğraflarla da anlatımını desteklemiş. Benim, okurken çok keyif aldığım bir kitaptı. Sadece şuna hazırlıklı olmak gerekiyor; kitap o kadar çok kahveyi anıyor ki sık sık kahve içme isteği uyandırıyor.