Gönderi

Sizin bu oyunların oyunundaki tinsel konum üzerine şimdiye kadar ne ölçüde düşünmüş olduğunuzu bilemiyorum. Ancak rastlantıyla hiç ilintisiz, salt düşünce oyunu niteliğinde bir oyun olan satranç açısından insanın kendi kendisine karşı oynamak istemesinin mantıken tam bir saçmalık olduğu, en yüzeysel düşünceyle dahi anlaşılabilecek bir şeydir. Çünkü aslında satrancın çekici yanı, stratejisinin birbirinden farklı iki beyinde ayrı ayrı gelişmesidir, bu tinsel savaşta siyahın beyazın manevralarını bilmemesi, bu yüzden de sürekli anlamaya ve önlemeye çalışmasıdır; öte yandan beyaz da siyahın gizli amaçlarını aşmak ve engellemek çabasındadır. Şimdi siyah ile beyaz tek ve aynı kişilikte birleştiklerinde, ortaya tek ve aynı beynin eşzamanlı olarak bir şeyi bilmesinin ve ama bilmemesinin gerekmesi, beyaz olarak hareket ettiğinde daha bir dakika önce siyah tarafken istemiş ve amaçlamış olduğunu bir komutla bütünüyle unutmayı başarabilmesi gibi saçma bir durum çıkar. Bu tür bir çifte düşünme eylemi, bilincin mutlak anlamda bölünmesini, beynin işlevinin sanki mekanik bir aygıtmışçasına istendiği zaman açılıp kapatılabilmesini koşul kılar; demek ki satrançta insanın kendi kendisine karşı oynamak istemesi, kendi gölgesinin üzerinden atlamak istemesi gibi anlamsız bir zıtlık durumudur.
·
46 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.