1481 ’de Lyon’da bir grup vatandaş, şehre bir meydan saati inşa edilmesini talep eden bir dilekçe vermişlerdi, böylelikle “daha düzenli hayatlar yaşayabilecekler” ve “daha mutlu ve hoşnut” olacaklardı.
Şehrin tüccar ve sanayicileri, zamanın hesabını tutmanın en ateşli savunucuları kesildiler. İnşa edilen her katedrale, yine aynı amaçla, dünyanın bir düzeni olduğunu gösterebilmek için birer saat kulesi eklediler. Strasbotırg saat kulesinin inşası 1527’de başlayıp yirmi yedi yılda tamamlanmış ve şehir halkının düzenli yaşama alışkanlığına bel ki hakikaten katkıda bulunmuştu. Fakat dakikası dakikasına doğruluk anlamına gelen “dakiklik” sözcüğünün kullanıma girmesi 1770’leri buldu. Zamanı planlandığı biçimde kullanmanın bir fazilet olduğuna fabrika işçilerini inandırmak için olağanüstü çabalar harcandı. Sanayi devrimi’nin ilk günlerinde İskoçyalı bir sanayici “insanların düzenli yaşamaya ve düzenli alışkanlıklara olan derin nefretinden” söz ediyor Ve “istedikleri saatte yatağa girip istediği saatte çıkamayacaklarını ve canlarının islediği zaman tatil yapamayacaklarını” bir türlü anlamamalarından yakınıyordu.