Hüzün ve umutsuzluk o kadar derindi ki, göğsü sıkıştı. Evet, belki de vakti gelmişti. Geç bile kalmıştı. Debelenmeyi bırakmalıydı. Ayak uyduramıyordu işte. Başkalarına. Hayata. Tanrı' ya ayak uyduramıyordu. Bıkmıştı. Keşke uyuyup bir başkası olarak uyanabilseydi. Ya da hiç uyanmasaydı.