Gönderi

«Hanımlar saçlarını boyarlar ama köpekler kendi tüylerini kendileri boyayamazlar, onları satana düşer bu iş. Diyelim ki bir köpek çok yaşlıdır da tüyleri kırçıllaşmıştır. Siz de onu bir yaşındaki bir yavru diye satmak istiyorsunuz. Ya da köpek büyükbabadır ama siz onu dokuz aylık bir yavru diye yutturmak istiyorsunuz. O zaman toz boya alırsınız, suda eritirsiniz, hayvana bunu sürdünüz mü kapkara olur, yepyeni gibi görünür: Güçlü kuvvetli olsun diye arsenik yedirirsiniz ona, dişlerini de zımpara kâğıdıyla temizlersiniz, paslı bıçakları temizlemek için kullanılan zımpara kağıdıyla. Satışa çıkarmadan önce sarhoş olsun diye ağzına biraz konyak akıtırsınız; böylece canlı, deli dolu bir hål alıverir hemen. Sert sert havlar, sokaktan gelip geçenlere yaltaklanır; çakırkeyf bir belediye meclisi üyesi gibi tıpkı. Ama asıl yapılması gereken, alıcının zihnini iyice çelmek için ona boyuna palavra sıkmaktır. Diyelim. ki birisi tazı almak istiyor da sizin elinizin altında zağar türünden bir av köpeği var ancak, İşte o zaman alıcının zihnini tazı yerine av köpeği alacak tarzda çelmesini bilmek gerektir. Yine diyelim ki birisi geldi, Ulm'da yetişen türden bir buldok almak istedi ama sizde de bir tazı var, onu öyle tavlamak gerektir ki buldoğun yerine cüce bir tazı yavrusu alarak cebine koyup hayatından memnun, çıksın gitsin. Köpek satışıyla uğraştığım sırada bir gün, yaşlı bir hanım beni görmeye geldi: 'Benim bir papağanım vardı, dedi. 'Kaçıp bir bahçeye gitti, orda da muzır birtakım veletler vardı, kızılderili oyunu oynuyorlardı. Papağanın kuyruğunu kopardılar, tüylerini de Avusturya polisleri gibi başlarına taktılar. Zavallı papağan ōldü sonunda: İlkin kuyruksuz kaldığı için utancından, sonra bir veterinerin kendisine verdiği ilaçtan. Şimdi de yeni bir papağan almak istiyorum ama arsız olmasın, terbiyeli olsun, ikide bir küfür etmesin.' N'apmalıydım? Böyle bir papağan yoktu elimde, nerde bulacağımı da bilmiyordum. Ama elimde yaşlı bir buldok vardı. Gözleri görmüyordu, bir sürü de kusuru vardı üstelik. Bunun üzerine, teğmenim, papağanın yerine ona buldoğu yutturmak için tam üç saat dil dökmek zorunda kaldım. Diplomatik bir anlaşmazlığı çōzümlemek kadar güç bir işti bu, kadın gitmek için kapıyı açtığı sırada: 'Yumurcaklar bunun da kuyruğunu koparsınlar da görelim bakalım,' dedim. O gün bugün kocakarıyı görmedim bir daha, yalnız, öğrendiğime göre Prag'dan çıkıp gitmek zorunda kalmış. Köpek onun oturduğu evdeki herkesi ısırmış çünkü. İnanın bana, teğmenim, şöyle uygun bir hayvan bulabilmek çok güç iştir.
Sayfa 274 - Amaç Yayınları, 1987 - Çeviren: Semih TiryakioğluKitabı okudu
·
25 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.