Gönderi

Senin evinin saptayıcı amacı, evin kendisi. Ötekilerin ki ise seyirciler.
"Benim için yaptığın bu evi bu kadar çok sevmeme sebep olan şey ne, Howard?" Roark da ona, "Bir evin de bir insan gibi bütünlüğü, dürüstlüğü olabiliyor," diyordu. "Ama o da insandaki kadar seyrek oluyor." "Ne bakıma?" "Eh, bir bak şuna. Her parçasının orada varoluş nedeni, ev ona ihtiyaç duyuyor diye. Başka hiçbir nedeni yok. Bunu buradan bakarken de görebiliyorsun, içine girdiğin zaman da. Biçimi veren, içinde senin yaşayacağın odalar. Kitlelerin ilişkileri, içerde kalan mekânın dağılımı tarafından saptanmış. Her türlü süsü, inşaat metodunun saptanmasıyla ortaya çıkıyor. Bu binayı ayakta tutan ilkenin bir uzantısı hepsi. Her basıncın, her desteğin ona uyduğunu görebiliyorsun. Eve baktığında, gözlerin yapısal bir süreçten geçiyor. Her adımı izleyebiliyorsun, onun yükselişini görebiliyorsun, onu neyin oluşturduğunu, neden ayakta durabildiğini anlıyorsun. Oysa nice kere, hiçbir şeyi taşımayan sütunlarla dolu evler görmüşsündür. Amaçsız kornişler, alçı bezemeler, sahte arklar, sahte pencereler görmüşsündür. İçinde sanki bir tek kocaman hol varmış gibi gözüken binalar görmüşsündür. Dışından baktığında, upuzun sütunlar, tepeden aşağıya uzanan, boyu altı katı aşan pencereler görmüşsündür. Ama içine girdiğinde, altı ayrı kat bulursun. Kimisi de gerçekten bir tek hol içerir, ama dış cephesi kat kat çizgilerle, şeritlerle, dizi dizi pencerelerle doludur. Aradaki farkı anlıyor musun? Senin evin, kendi ihtiyaçlarının bir kurgusu. Ötekiler ise etkileyebilme ihtiyacına yönelmiş. Senin evinin saptayıcı amacı, evin kendisi. Ötekilerin ki ise seyirciler." "Bir bakıma, her zaman bu dediklerini hissettim, bunu biliyor musun? Bu eve taşındığım zaman yepyeni bir varlığa kavuşacağımı hissettim. Günlük hayatım bile, tanımlayamadığım bir tür dürüstlüğe ve gurura sahip olacak. Bu eve layık olabilmek için çaba göstermem gerek dersem sakın şaşırma." "Benim niyetim de oydu," dedi Roark.
·
348 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.