Gönderi

110 syf.
7/10 puan verdi
Yaşıyor musun bu hayatı, yoksa sadece seyirci misin?
Çarpıcı ve de ikonik bir girişe sahip kitabımız. Henüz okumayan birçok okur dahi bu satırlara aşinadır. Buna ben de dahildim. Ve bir ölümün ardından okununca daha bir etkileyici olduğunu söyleyebilirim bu satırların. Anne'nin ölümü ve defnedilmesi arasında geçen o anlar, ölmeden evvelki günlerine dair detaylar, bakımevinde geçen ömrün son demleri ve tüm bunları okurken canımızı yakan detayların, Meursault'ta karşılık bulmayan halleri, o can sıkıcı "kayıtsızlık"... Çoğunlukla sinir bozucu dahi olsa, bir yerde anlamlandırmaya da çalışıyoruz. Acaba gündelik kaygılar, aile bağlarını kaçınılmaz olarak zedelemekte midir, bireyselleşen hayatlarımızda ailemiz de dahil, başka kimseyi sevecek, önemseyecek yer kalmıyor mu yoksa, canımızdan, kanımızdan dahi olsa, "gözden ırak olan gönülden de ırak" mı olmaktadır, veya kendi ayaklarımız üstünde durana dek tahammül ettiğimiz ebeveynlerimizden, yalpalayarak da olsa doğrulduğumuzda kurtulmaya mı meyilliyiz... Bunların hepsi birer seçenek ve acı da olsa daha fazlası dahi mümkün. Meursault ile Anne'nin durumunda ise, hadi bir yere kadar, ona bakamayacak denli mütevazı bir gelire sahip olmasını ve de Anne'nin, yaşıtları ile daha mutlu olacağı bir yerde olması düşüncesinin etkili olduğunu kabul edelim. Fakat annesinin ölümünü böylesi bir kayıtsızlıkla seyreden bir evladın varlığı, ister istemez insanı rahatsız ediyor. Evet, Meursault, annesinin ölümü ve defnedilmesi boyunca tam bir seyirci performansı sergiliyor ve bir an önce kendi normal (!?) yaşantısına dönmeyi arzuluyor. Bu da empati yetimize ket vuruyor okurken. Meursault'nun cenaze performansı canımızı sıkmışken halihazırda, normal (!?) yaşantısını okumakla devam ediyoruz hikayeye. Ve bu can sıkıcı kayıtsızlığın, bütün hayatına sirayet ettiğine şahit oluyoruz. Arkadaş çevresi, kız arkadaşı, komşusu, iş hayatı ve dahası... Tasasız bir hayat, böylesi bir tavırla mı mümkün, yoksa buna pek de yaşamak denmez mi, okurken kararı siz verin. Kitabın seyrini değiştiren o olay ve sonrasında yaşananları yorumlayabilecek durumda değilim pek. Okumamın üzerinden zaman geçen incelemelerde böylesi sorunlar yaşamak gayet mümkün benim için. Lakin kurulan bu adalet terazisinde yaşananlar öylesi absürt geldi ki bazı yerlerinde, yaşananların gerçek mi yoksa insanın bir süre sonra uyanan vicdanında mı vuku bulduğunu ayırt etmek hayli güç geldi bana. Yine de böylesi bir neticeyle karşılaşmak, okurken hissedilen duyguların ters bir rüzgara kapılması, haklılık-haksızlık anaforunda yutulmak... Belki daha tatmin edici cevaplar bulmak, Absürdizm akımına aşinalıkla mümkündür fakat bu denli donanımlı bir okur değilim. Bunu da zamana bırakmak icap eder kendi adıma. Haydn keyifli okumalar :)
Yabancı
YabancıAlbert Camus · Can Yayınları · 2021112,9bin okunma
·
861 görüntüleme
Distopya okurunun profil resmi
Kalemine sağlık.
Post Mortem
Post Mortem
👍🏻Okurken incelemene denk geldim.Dediğin gibi daha ilk girişte çarptı.Karakter duyarsız sanki,duygu felci geçirmiş gibi.
Post Mortem okurunun profil resmi
Teşekkür ederim :) Duygu felci tabirin doğru, ama bakalım kitabın ilerleyen kısımlarında senin fikrin ne yönde şekillenecek?
2 sonraki yanıtı göster
Yasemin. okurunun profil resmi
Camus çok başka bir yazar gerçekten. Senin inceleme de güzel olmuş. Sanırım ben işime geldiği gibi ( bazen seyirci, bazen yaşayan) oluyorum:))
Post Mortem okurunun profil resmi
Teşekkür ederim :) Zaten en alası dengeleyici bir yaşam tarzı olsa gerek, little little into the middle ;)
1 sonraki yanıtı göster
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.