Gönderi

İyilik
Sesinde çekingen bir tını. Aman fazla yükselip de dünyaya rahatsızlık vermeyeyim. Fazla görünür olmayayım da bir bakış benden incinmesin. Böyle hep kenardan, böyle hep sessiz ve iddiasız yaşayayım da dünyanın gürültüsü biraz dinsin. Bir azize gibi, bir modern zaman evliyası gibi. Parmak uçlarında dolaşarak. Sahi, böyle insanlar kaldı mıydı yeryüzünde? Bir şiir kitabı getirmiş bana, sevdiğim bir şairden. Kalplerimiz birbirine ısındığına göre, ruhun soğuk gecelerini anlatabilir artık. Ama ben ondan taşan iyilikle şaşkına dönmüş durumdayım. Bir gün diyor bir kedinin bir güvercini yakalayıp bir arabanın altına sürüklediğini gördüm, hemen atıldım ve kurtardım o güvercini. Kanadı zaten yaralı olduğu için kaçamamıştı. Kanayan boynu, kırık kanadıyla nasıl masum ve çaresizdi. Veterinere götürdüm hemen, sonra iki hafta evimde besledim, nihayet tamamen iyileşmişti ve onu gökyüzüne salıverdim. Kanatlanan sadece güvercin olmasa gerek. İyilik de ruhu kanatlandırır. İyilikten bu kadar uzak kalmak hepimizi hasta ediyor. İnsanın insanın kurdu olduğuna duyduğumuz inanç, dünyayı güvenilmez bir yer kılıyor. Dünya bir cehennem değil oysa, iyiliğin kanatları hiç beklemediğimiz zamanlarda ruhumuzu okşuyor, uçurum aşağı düşerken kolumuzdan tutuveriyor.
·
10 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.