Gönderi

Bir öykümden, değerli okur https://1000kitap.com/suedareyyan 'a ithaf
“Baban” derdi, çoğu kendine pay çıkarma gayretli sözlerinde, “karayağız bir zabit. Bırak mahalleye gelen cingan karıları, yolu düşmüş hatunları, tüm mahalleli karıların deli olduğu bir adamdı,” derdi yine. Küskün devam ederdi. Hani o yoktu ya, ondan. Derdi ki, “Ama o bir tek bana deli olur, bir tek benim elimden, gözümün içine baka baka piizlenirdi.” Bu cümlelerin arkasında sanki gizli serzenişler vardı ve ben bunları fark ettiğimi sanırdım. Karışık kafam anamın anlattıklarıyla dağılır, uyuduğum zamanlarda başucuma gelir, üstüme eğilip gözlerimden öper, rakının eşlik ettiği bolca tütün kokulu nefesiyle gündüzleri hiç duymadığım sevgi sözcüklerini kulağıma fısıldayan adamın yüzü bir türlü aklıma gelmezdi. Ben onu çoğunlukla Cibali fabrikasından arkadaşlarının getirdiği bedava tütünü sarıp içen ve kazansa da kaybetse de tavla oyun arkadaşına Allah kitap düz giden bir adam olarak hatırlardım. Unkapanı’ndan sandalla geçtiğimiz Azapkapı’da parasını nereden bulduğuna bir türlü ermeyen aklımla aldığımız olta istavritiyle eve dönerken bir de...Hatırlardım. Ben hala, sonrasında, babasız yıllarımızda anacığımı, o zamanlarda da eve getirdiği milletin çamaşırlarını kan ter içinde yıkadığı, bahçede yer kalmadığından kapılara, kapı kollarına kadar astığı çamaşırlardan gelen parayla uğradığı bakkalın yılışık davranışlarına alışkın hissettiğimden dolayı hicap duyarım. Belki de bunun sebebi mahallelinin onu dul adamlarla baş göz etmeye çabalamasına duyduğum nefretti. Oysa, o her defasında teklifleri anlamadığım bir yığın cümlede geçen, “bu sabiye kıyamam” finaliyle, reddederdi. O günlerde ben, anamın babama yönelik anlattığı hikayelerln içinde kendimi kaybedip uykuya dalardım. Sonra, bunlardan az sonra göçtü gitti anam da. Ne bir akraba, ne bir tanıdık bulamayan mahalleli beni darülaeceye verdi. Beraber yaptığımız son şey, Ermeni fotoğrafçının garibine gidip tövbe diye masaya vurduğu, babamın şapkası başımda ben, çamaşır ipine astığı babamın kışlık askeri paltosunun insansız koluna girip verdiğimiz Balkanlı pozdu. Sonrasında uzun, eskisine benzer yıllar ve işte Cibali’de tütün ayıklamada çalışan, nefesi rakı ve bolca tütün kokan ben. Şimdi sen beni mi yazmak istiyorsun ağabey, zararı yok, yaz anasını satim. Ne fark eder. Kıyamet mi kopar? youtube.com/watch?v=GqoVmsd...
··
11 görüntüleme
İpek Demirer okurunun profil resmi
Sueda da artık geri dönse dimi ? Ne güzel olur..
İpek Demirer okurunun profil resmi
Hocam siz bir an önce gelin yoksa ben hızımı alamadım sizin yazıların yorumlarını cevaplamaya başladım :D kusura bakmayın karıştırdım bi an. Yorum yapan arkadaşlarda kusura bakmasınlar.
Metin T. okurunun profil resmi
Bu aralar evde pek olmuyorum. 3/2017 dönemi de bitti ya, rapor mapor işleri. Sen çok yaşa İpek Hanım.
1 sonraki yanıtı göster
İpek Demirer okurunun profil resmi
Hikayede şarkı gibi hem hüzünlü hem güzel. Kaleminize sağlık. Ömrünüze bereket :)
Metin T. okurunun profil resmi
Teşekkür ederim İpek Hanım.
Bu yorum görüntülenemiyor
Zeyneb Öztürk okurunun profil resmi
Orada taaa Moskovalarda çok hassas, vefalı, güzel bir yürek var!!! Yeni gördüm ben:( Çok teşekkür ederim Metin Bey... (ben de o şanslı güruha katıldım :))
Anıl Y. okurunun profil resmi
Hocam tebrikler çok güzelmiş.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.