Gönderi

93 syf.
·
Puan vermedi
Nasıl da konuşmuştu, şaştı. Şaşkınlığını ve bu isteğini, hattâ durup dururken ağlamasını bir şeye bağlamak istiyordu. Süratle bir şeye bağlanmalı ve mânâlanmalıydı bunlar. Yoksa çıldırabilirdi. İyimser bir ölçü ile yıldırım gibi gelip yetişti zihni. Evet, bir gün yuvasına dönen bir kuş gibi, saçları dağınık, alabildiğine umutsuz bir günde, ansızın kendini Üsküdar Meydanı'nda, işte böyle bir akşamüstü buluverince duyduğu sesi, o çağrıyı hatırladı. Hayyaalelfelâh... Sonra sorduğunu, ve haydi kurtuluşa mânâsına geldiğini... Engin'in nişanlandığını o gün duymuştu. Kurtuluş... Belki Engin nişanlanmasaydı, belki bu nişanlandığı haberi akasyaların salkım saçak açtığı bir bahar günü kendisine yetişmeseydi, şimdi ağlamamış ve anasından Kur'an okumasını istememiş olacaktı... Acaba öyle miydi? Hayâtımızda neyin, nasıl, ne zaman ve ne şekilde olup bittiğine, olup biteceğine kolayca ad veriyoruz. Bu kolaylığa sapmamıştı Süheylâ...
Yoksulluk İçimizde
Yoksulluk İçimizdeMustafa Kutlu · Dergâh Yayınları · 202110,8bin okunma
·
21 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.