Gönderi

Platon’dan beri Nietzsche’nin zamanına kadar her türlü insan başarılarının ve olayların değerlendirilmesinde ölçü, bir “öte” düşüncesi olmuştur. Bu “öte”nin hedefi ise, açık veya kapalı olarak, belli bir ahlâkın düzeniydi. Din için bu “öte”, bir “öte dünya”, bilgi için “ide”, “kendinde şey” ve buna benzer şeyler, kısaca bilinmiyen ya da bilinemiyen bir varlık alanıydı. Ama bu “öte” düşüncesi, yaşıyan insanın realitesine aykırı, hayata aykırı bir görüş olarak hayatı yoksullaştırmıştır; çünkü böyle bir şeyi hedef olarak göstermek, “bakışın belli bir yönüne doğru bir çeşit eğitim görmek, kişinin kendi gözleriyle görmesini imkânsız kılmak istiyen bir bakma tarzını istemek”tir
··
2 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.