Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Turnalar
Bu iletim değerli okur, sevgili dostum
Ebru Ince
Ebru Ince
'ye ithaf edilmiştir. O kadar çok eser okudu ki savaşa, savaşın yıkıcılığına, saçmalığına dair, saygıyla eğiliyorum önünde. youtube.com/watch?v=jhL_dHn... önce linki tıklamalısınız. Dmitri Hvorostovski geçen yıl öldü. Kasım ayında. Kasımı sileceğim hayatımdan demem boşuna değilmiş meğer. Gerçi benim silme isteğim başka sebeptendi. Bir de Hvorostovski eklendi. Gençti, ünlü ve zengindi. Gençti demem benle yaşıt olmasından belki. Her neyse, yaşamasına yetmedi bütün bunlar. Göçtü gitti o da. Dedim ya, kırgındım Resul Hamzatov’a. Aytmatov’a da kırgındım aslında. Ama hepsi göçtüler. Kin gütmemeli insan. Kin hastalıktır son tahlilde. Zaten insanı sevdiği kırarmış. Sevmedikleri nasıl kırar ki? Kırgınlığımla barışık olmam da bundanmış. Cemile’yi bir daha okudum. L. Aragon haklı mı diye. Siz güzel okurlar hakkını zaten vermişsiniz. Okumak bu demek değil mi ki zaten? Resul Hamzatov’un şiirlerini okudum. Juravli Rusçası. Cranes İngilizcesi. Bizde ilk Karacaoğlan muştulamış. Katar katar olmuş gelen turnalar, diye. Aslında bilmezdi Ruslar turnaları. Hamzatov soktu hayatlarına. Öyle bir soktu ki, turna denince yaşama sevinci gelir akıllarına. Bir de hüzün. Hüzünsüz yaşam tatsız değil midir Allah aşkına? Edebiyat böyle bir şey işte. Bilmene gerek olmaz. Okudun mu, artık hayatının bir parçasıdır o. Ben en çok Mark Bernes’ten dinlemeyi severim turnaları. Ondan dinlemek isterim. Karım, Dmitri Hvorostovski söylesin ister. Svetlana Loboda ortak noktamız oldu. Hamzatov Avarca yazmış şiiri. Ama ne şiir. Ne Avar’ı ne Rus’u ne Türk'ü anlatır. İnsanı anlatmasa bu kadar dile düşmezdi elbette. Bana öyle geliyor ki askerler Hiç dönemeyecekler kanlı tarlalardan Bir kereliğine bile olsa uzanamayacaklar topraklarına Onlar birer beyaz turnaya dönüştüler Birer beyaz turna oldu onlar. Şimdi diyeceksiniz ki, Metin Hocam, bunu bizle niye paylaştın ki? Saygıdan efendim. Sadece saygıdan. Edebiyat saygıyı nasıl ayağa kaldırıyor görün diye. Kadın özellikle çıplak ayakla çıkmış sahneye. Öyle bir saygı ki yaşlılara, saygıya yaşlılar bile son bir hamleyle saygı için ayağa kalkıyorlar. Görün diye. Şiiri Türkçeye birebir değil de, hissettiğim şekilde çevirdim.
··
23 görüntüleme
Ferah okurunun profil resmi
Tam da 9 şehit haberinin geldiği bir gecenin sonunda:(
Bu yorum görüntülenemiyor
Metin Pir okurunun profil resmi
Sona geldiğimde hâlâ yukarı doğru kaydırıyordum ekranı. Keşke Adaş abim çok daha uzun olsaydı. "Ruslar bilmez turnaları" bi an harita da turna uçurdum Rusya'nın üstünden gözlerimi kapatarak. Yeni bir Şair keşfetmiş oldum çok teşekkürler kelimelerin dert görmesin. Saygılar.
Metin T. okurunun profil resmi
Artık turnalar Rusların da kulaklarına bir şeyler fısıldıyor. Turnaların bir de hüzün getirdiklerini onlar da biliyor.
İpek Demirer okurunun profil resmi
Kaleminize sağlık yine yine sizden bir şeyler öğreniyoruz. Şarkı için ne desem bilmiyorum tüylerim diken diken oldu..
Metin T. okurunun profil resmi
Resul Hamzatov'un bu şiiri Rusların en sevdiği "eski" bir şarkıya dönüşürken yaşattığı hüzün, galiba onların kalbine dokunmasındandı. İllaki öyleydi. Yoksa, kalbe dokunmayan eli şiirin neden insanı rahatlatsın ki?
1 sonraki yanıtı göster
Li-3 okurunun profil resmi
Ne iyi ettin eline sağlık abi.
Sühan okurunun profil resmi
Muhteşem bir ses..
Metin T. okurunun profil resmi
Değil mi ya? Gerçekten muhteşem.
Metin T. okurunun profil resmi
Ebru hocam sen bu filmi seyrettin mi bilmem. Bitva za Sivastopol- Sivastopol için Savaş. İki sahne beni çok etkilemişti. İlkinde bir Sovyet bürokrat saçmalıyordu. İstiyordu ki Lyuda üstündeki kadınlığı çıkarsın, asker olsun. Sanıyordu ki kendi lanet devletçi görüşü en doğru. Halbuki Ludmilla bir kadındı ve biz onu kadın görmek istiyorduk. Öyle oldu zaten. Birazcık küstürse de Ludmila'yı, saçmaladığını biz seyirciler anladık. Lyuda, yanında oğluyla bir konserdeydi, ki bir kadın olarak kaldı. Asker değil. Halbuki bu sahnede kapının arkasında asılı bir Charlie Chaplin posteri gülümsüyordu. İşte bunu anlayamadı bürokrat. Charlie Chaplin'e selam olsun. İkinci sahnede ise, Bayan Roosevelt diyordu ki Lyuda'nın yaralı sırtını görüp, seni koruyacak erkekler olmalıydı, sevgilin olmadı mı Ludmila? O hatırladı. Üstüne kapanıp onu korumuştu aşkı. O ölmüş, Lyuda'nın sırtında bir yığın yara izi vardı, sağdı ama. Şarkı Ukraynaca. Çok az yerini anladım. Ama anlamanın tek yolu kelimeler değil elbet. Melodininde kendi gerçekliği var. Yeter ki kotarmayı bilsin insan. Ben kotardığımı sanıyorum. Ha, sevdiği Lyuda'yı korurken bu parça çalıyordu. Filmin tek Ukraynaca parçası da buydu zaten. youtube.com/watch?v=sVifQuf... Sevgi ve saygımı yolladım, aldın mı Ebru Hocam? Var ol. Ömrüne bereket.
Ebru Ince okurunun profil resmi
Peki ben nasıl görmedim aylardır ? Metin hocam ... 13/Mayıs sabah 06:40
Ebru Ince okurunun profil resmi
Mayın tarlasında hiç koşmadım ama ... henüz :) youtu.be/sVifQuf1fIQ
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.