Adıyla (1997 yılında, Cep Kitapları tarafından "Son Nesil olarak basımı yapılmış eserin), kapak tasarımıyla beni kendine çeken bir eserdi Çocukluğun Sonu. Zaten, bilimkurgu klasiklerinin kapak tasarımları sade ve hoş görünümüyle hem göze hitap ediyor hem de eserler oldukça etkiliyor okuyucuyu. "Maymunlar Gezegeni" beni ne kadar etkilediyse, "Çocukluğun Sonu" da o derece sarstı. Hem anlatım hem de yaşananlar bakımından tüm kitap boyunca merak duygum hep ön plandaydı. Tabi ki kitaptan bahsedeceğim, okuyacaklarınız sadece bir giriş niteliğindedir ve hiçbir ipucu içermeyecektir.
Bir uzaylı istilası (istila demek ne kadar doğru bilmesem de daha uygun bir kelime bulamadım) ile başlayan kitap, insan ırkının bu istilayı kabullenmesiyle ve Hükümdarlar'ı benimsemesi ile devam ediyor. Evet kedilerine Hükümdarlar diyorlar. Hükmediyor, uzaktan izliyor ama insanların işlerine doğrudan karışmıyorlar. Ve böylece hayat artık hiç eskisi gibi olmuyor. (Hem iyi hem kötü anlamda eskisi gibi olmuyor hiçbir şey...)
İnsanlar daha mutlu, maddi şartları daha iyiye gidiyor, cinayetler, suçlar bitiyor ve insan aklının değeri bilinmeye başlıyor, üretim artıyor ve her şey ucuzluyor bu sayede. İnsanlar istedikleri her şeyi yiyebiliyor ve her yere gidebiliyor. Kısacası her şey yolunda görünüyor gezegende. (Kim böyle güzel şartlarda yaşamını sürdürmek istemez ki dediğinizi duyar gibiyim.) Ama kitapta da yazdığı gibi "Hiçbir ütopya, toplumun bütün bireylerine sonsuza dek tatmin sağlamaz."
Hayatı, kaderi Hükümdarlar'ın elinde olan bir ırk var ortada. İnsanlar bu yaşam tarzından mutlu olsalar da merak her zaman olduğu gibi çalıyor kapıyı. Dünya, Hükümdarlar'ın "neye benzediğini" ve insanlardan ne istediğini öğrenmek istiyor, ne pahasına olursa olsun bunun açığa kavuşmasını beklemeye başlıyor. Nihayet yıllar sonra bir gün, Hükümdarlar insanların hazır olduklarını düşünerek yeryüzüne iniyor. Ve kendilerini göstermeyi kabul ediyor! İşte her şey o zaman başlıyor...
Kitap boyunca, Hükümdarlar'ın neden insanlara yardım ettiğini, bu ırktan ne istediklerini anlamaya çalıştım. Dünyanın ve insanların, uzaylıların gözüne nasıl göründüğünü kestirme çabaları sardı beni. "Ya bunlar gerçek olsaydı, insanlık bu canlıların eline bırakır mıydı kaderini?" düşüncesi zihnimi kurcaladı.
Her anlamda dolu dolu, özgün bir kurgu okudum. Kitabı bitirince, adı hakkında da uzun süre düşündüm. (Okuyanlar ne demek istediğimi anlayacaktır.) Ekonomi, din, siyaset, felsefe ve daha birçok konu üzerinde durarak güçlenen bir anlatımla karşılaştım. Samimiyetle söylemek gerekirse, böyle bir kitapla daha önce karşılaşmak isterdim. Yine bir "geç olsun güç olmasın" vakası oldu benim için Çocukluğun Sonu. Ütopya ve distopya konusuna hiç girmek istemiyorum, çünkü ben bir ütopya ya da distopya olduğunu düşünmüyorum eserin. Arka kapakta yazana katılıyor ve bir ince çizgide olduğunu kabul ediyorum.
(Bir de araştırınca kitaptan uyarlama mini dizi ile karşılaştım. Childhood's End bir buçuk saatlik üç bölümden oluşan bir mini diziymiş. Mutlaka izleyeceğim.) Kitap tabi ki tavsiyemdir :)