Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

kardeş
Odanın kapısını tıklatıp içeri girdim. Kardeşim Kadir, yatağının üzerinde bağdaş kurmuş, kafası önde oturuyordu. Kafasını kaldırdı, "Buyur ağabey," dedi. Gözlerindeki hüznü görmüştüm, nasılsın demeye korktum, "Ne yapıyorsun gardaşım oğlan?" dedim. -Hiç. Oturuyorum öyle ağabey. -Canın sıkkın senin. Ne oldu, anlat bakalım? -Bir şey yok ağabey, yoruldum da, öyle oturuyorum işte. -Kadir, ben senin ağabeyinim. Senin hissettiklerini gözlerinden okurum. Canını sıkan bir şey var. Aşık mı oldun lan yoksa? -Keşke o olsa ağabey. Gerçi o olsa bile sonucu aynı olur. İnsanlar ağabey, insanlar canımı sıkıyor. -Niye? -Sabahın köründe kalkıyorum, önce metroya biniyorum sonra otobüse. Her ikisinde de insanlar değişik değişik bakıyorlar. Yani değişik demeyim de, bakıyorlar ağabey. Rahatsız oluyorum. Benim elimde, yüzümde, vücudumda ne var bilmiyorum. İnsanların bakışlarından bunaldım. Sonra okula gidiyorum, orada da aynı. İşin en kötüsü de iyi mi bakıyorlar kötü mü bakıyorlar bilmiyorum. Şimdi sen umursama diyeceksin, haklısın da. Ama insanlarla göz göze gelince nasıl umursamayacağım ağabey. Niye böyle bakıyorlar? Çirkin miyim, yakışıklı mıyım, ondan bile emin değilim. Yolculukta tek rahat ettiğim zaman, oturursam kitap okurum, işte o ara. Kendimden utanıyorum ağabey. Son kelimeyi söylerken sesi çatallaşmıştı. Ağladı ağlayacaktı ama kendisini tutmayı bildi. Gözleri yorganda, elleri dizlerinin üstünde ritim tutuyordu. Bak, senin kardeşin diyerek kucağıma verdikleri günün üstünden ne kadar zaman geçmişti ki. Şimdi sakallarına bakıyorum, benimkilerden daha uzun. Ablamızın, "bak bu oğlan senden çok can yakar, kızlar peşinden eksik olmayacak" dediğini hatırlıyorum. Kadir'in sevgilisi olmadı, hiçbir kızı sevmedi, sevdiyse de bize söylemedi. Hep sessiz, sakin birisi oldu. Bir sürü anı daha kafamdan geçiyor. Ne yapacağımı bilmiyorum, ne söyleyeceğimi. Ablam olsaydı, sakin sakin anlatırdı ne olması gerektiğini. Niye evlendin ki abla? İnsan, azarını yemeyi bile özlüyor. Kafamı toparlamaya çalışıp, derin bir nefes verdim, söze başladım: -Kadir'im, insanlar meraklıdır. Hele ki yakışlıysan, gözlerini senden alamazlar. Bak sen dedin, umursamamak gerek. -Ağabey, yakışıklı filan değilim. Olsam, bir kız bile severdi beni. O çok umrumda da değil. Tamam, insan bir şekilde sevilmek istiyor ama alışıyorsun. Asıl dışarıdaki insanlar beni düşündürüyor, geriyor. Düşüncelerin hiçbir önemi yokmuş gibi davranıyorlar. Ne düşündüğüne değil, nasıl göründüğüne bakıyorlar. Sakalın uzunsa şucusun, küpe takarsan busun, bir sürü şeyler daha. Kadınlar için daha beter durum zaten. Giydiği kıyafetten, sürdüğü ruja, attığı kahkahadan yürüyüş şekline kadar her şey tartışmaya, puanlandırılmaya ve en kötüsü etiketlenmeye açık. Ben bundan; insanı yiyen, ifadelerinden her daim hoşnutsuzluk akan insanların bakışlarından bıktım. Sadece dışarı çıktığım an denk geldiğim bakışlar olsa. Şu içine ettiğim sosyal medyasından da bunaldım. Orada yaftalanmak için hiçbir şey yapmana bile gerek yok. Eğer birileri ile aynı düşünceyi savunmuyorsan, o birileri için senden kötüsü yok. Sonra... Yemek mi yiyorsun, fotoğrafını at, kitap mı okuyorsun, fotoğrafını at, bir yere mi gittin, fotoğrafını at, bokunda boncuk mu buldun, fotoğrafını at. Hemen her fotoğrafta mutluluk saç. Mutlu değilsen 'kötüyüm' yaz, 'umrumda değilsin ama laf yememek için sorayım dedim' anlamına gelen 'ne oldu canımın içi' yazan onlarca insan olur. En sonunda 'umursama ya' ile biter. Muhteşem bir sahtelik var ağabey. Mesafeli yaklaşmak ya da saygılı olmak değil bahsettiğim. Çok fazla abartı, çok fazla sahtelik var ağabey. Canımı sıkıyor bu, en çokta insanların ne düşündüğünü bilememek. Herkes mükemmel ama ben kusurluymuşum gibi bakan o gözler. Düşünmemek için kendimi yırtsam bile olmuyor, her zaman karşıma çıkıyor. -Peki bunun çaresi nedir hiç düşündün mü Kadir? -Bilmem, gözyaşıdır belki. Omzuma kafasını öyle hızlı yasladı ki, halen unutamam o anı. Omzumda halen gözyaşları durur gibi. Sımsıkı sarıldım ona. Hıçkırıkları göğsüme ok gibi saplandı. En sonunda rahat bir nefes verdi. Gülen gözlerle ona baktım: -Ulan başlarım onların bakışlarına, senden kıymetli mi be? -Değil ağabey. Gülümsemesini gördükten sonra bir kez daha sarıldım. Şimdi rahatlamıştı, güzel bir uyku çekerdi. İyi geceler deyip odasından çıktım sonraki günlerin ne getireceğini bilmeden. Birkaç ay sonra Kadir'in suratının düşmesini, notlarının düşmesine bağladım. Sigaraya başladığında bizimkiler başta çok kızdı, ben de kızdım ama sonra ses etmedik. Yeter ki iyi olsun, mutlu olsun da bir sigarayı görmezden gelelim diye düşündük. Eve sarhoş geldiğinde bizimkiler uyumuştu da gizlice odasına taşımıştım. Bir müddet sonra fakülteye gitmemeye başladı, elimde notlarım var diyordu. Kadir çökmeye başlamıştı. Kızıp, bağırınca bile sesi hiç çıkmıyordu. Şu hastane koridorunda duran akrabalara bakıyorum. Ağızlarındaki 'cık cık'larını da alıp defolup gitmelerini istiyorum. Hiç beklemiyorlarmış Kadir'den böyle bir şey. Çünkü hiçbir zaman "Okul nasıl gidiyor?" dışında bir şey sormadılar bugüne kadar. Onlar için Kadir(ben de dahil) ve tüm akrabaların çocukları meslekleri olan birer insandan ibaretler. Gözyaşlarımdan ve uykusuzluktan kan çanağına dönmüş gözlerime bakıp geçiyor önümden insanlar. Kadir'im seni öyle anlıyorum ki. Ama ben de insanım Kadir, gözyaşlarından ibaret değil ki çareler, sarılmak da var. Ben de insanım ve senin ağabeyinim, sana doya doya sarılmak istiyorum ben. Şu karşımda ki kapıyı tıklatıp girmek istiyorum ve sana sarılmak istiyorum. İzin vermiyorlar. Seni en son gördüğümde ağzında borular, etrafında bir sürü kablo. Çıkar şunları sarılayım Kadir. İntihar etmek de neyin nesi. Bak şu an akrabalara da hak verdim: Sana hiç yakışmadı Kadir. İyileşecek dediler, yağmurlu havada toprak zemine düşmesi çarpmanın şiddetini azaltmış. Daha ne kadar bekleyeceğiz, bilmiyorum. Sonsuza kadar sürse sonsuza kadar beklerim. Ablam, annemle babamı dışarı çıkardı ama akılları tamamen bu koridorda. Ben de arada dışarı çıkıyorum. İnsanların bakışları öyle ki, yakıyor canımı. İnsanları yeni fark ediyorum ben. Sanırım Kadir'in bizden farklı olan yanını anladım: Kadir insanlara kıymet veriyordu. Düşünüyorum da hayatımdaki en değerli şey de bu: İnsana, insan olduğu için değer veren bir kardeş.
··
203 görüntüleme
Esther. Sema okurunun profil resmi
Bugün benim kardeşimin doğum günü. Benden tamamen farklı bir insan o. Zıt karakteriz. Tek ortak noktamız kitap okumak. Şimdi ben bu yazıdan sonra sigara yaktım. Ben bu yazıdan sonra insanlar samimiyetsiz inanmaz belki ama beni gerçekten tanıyan varsa gözlerim doldu. Hüngür hüngür ağlamasam da o birkaç damla aktı. Kardeşimi düşündüm. Kendimi düşündüm. Doğduğu gün bugün. Doğduğu an geldi aklıma. Onu düşünüyorum. Ve boğazım düğümlendi. Söz bulamıyorum. Üzgünüm sadece. İnsan olmayı beceremediğimiz ve sevilmediğimiz için.
Fatih Karakaya okurunun profil resmi
Benim kardeşim olmadı, sadece bir ağabeyim var. Bak bu senin kardeşin demişler ona, o da bağrına basmış. Yazarken onu düşünerek yazdım, insanın kardeşi olmasını düşünerek. Kardeş olmak güzel, ağabey olmak nasıl bilmiyorum. Ablam da yok, olsa sakin sakin nasıl yazmam gerektiğini anlatırdı belki. Bu yazıyla biraz o boşluklarımı doldurmayı düşündüm. Dış dünyamız bizi umursamazken kardeşlerin sarılması gerektiğini düşündüm. Kardeşiniz iyi ki doğmuş. Bence üzülmeyin, çünkü sarılacak bir kardeşiniz var, yanınızda olmasa bile arayıp 'iyi ki doğdun' diyebileceğiniz.
2 sonraki yanıtı göster
Icetree okurunun profil resmi
Hikayeniz bana lisedeki ruh halimi hatırlattı. Ailemden uzak olduğum için farklı bir boşluk, yalnızlık hissediyordum. Dışarı çıktığımda sanki insanlar organize olmuş, beni dışlamışlar, hepsi beni çekiştiriyor gibi gelirdi :) Öğretmenler bile ailemi ilk defa okula çağırıp kızınız çok değişti, çok sessizleşti demişlerdi ama pek birşey yapamadılar. Ben de o zamanlar hep abimle konuşurdum. Daha doğrusu o çok üstelediği için anlatamadan, sebebini bilmediğim bir ağlama krizine girerdim. Aramızdaki diyaloglar neredeyse hikayenizdekinin aynısı :) Askere gittiğinde bu sefer o çok bunalıp arardı beni, ikimiz telefonda ağlardık:)) Sonra düzeldim bir şekilde. Bunda bir abimin bir de bana çok değer veren arkadaşlarımın varlığı etkili oldu şüphesiz. Hikayeniz bu yüzden beni de çok etkiledi... Sizin başınızdan geçmese bile bir yerlerde fazlasıyla gerçek olan bir hikaye. Kaleminize sağlık.
Fatih Karakaya okurunun profil resmi
Bu ruh halini atlatmanıza sevindim. Kişinin toplumla iletişimini kendi eline aldığı bir dönem lise ve üniversite yılları. Artık daha fazla insan görmeye, kendi işini kendi halletmeye başladığı için üzerindeki gözlere önem veriyor; iyi mi kötü mü bilinmezliği endişeye, yani karamsar bir havaya ittiği için bunalıyor kişi. Bu iletişim gelişirken önce arkadaşlardan sonra kardeşlerden yardım alıyor, bazı insanlar için de ilk sırada kitaplar geliyor. Ve çoğu insan öğrencilik hayatı bitimine doğru yavaş yavaş bunları atlatıyor. Kendi çapımda yaptığım gözlemler bunlardı. Elbette bu duruma uymayan birçok kişi vardır. Bu tespitleri yapıyorum ama halen üniversiteye giden bir genç olduğum için ben de yaşıyorum bu duyguları. Bazen içim çok doluyor. 26 Şubat gecesi de böyle oldu. Ağabeyim , ailem , ben üç farklı yerde yaşamlarımızı sürdürüyoruz. Cümlenizin başında o "boşluk ve yalnızlık hissi"ni okuyunca aslında hikayeye bunu da katmam gerektiğini düşündüm. Çünkü o gece ben de bu hislere sahiptim, yani hikayenin köken aldığı yer bu hisler. Başımdan böyle bir şey geçmedi, kendimi ağabeyimin yerine koyup yazdım(onunla da telefonda saatlerce konuştuğum için ağabeylerin cümleleri çok benzer olabilir) ama bu hikayenin sizde yaşanmışlığının fazla olmasının nedeni de bence bu kökenler. Yüreğinize sağlık.
2 sonraki yanıtı göster
İpek Demirer okurunun profil resmi
Yine harika bir hikaye olmuş. Verdiği mesajlar çok net ve çok yerinde. Kaleminize sağlık. Ve her yazınızda olduğu gibi yine umarım gerçek değildir yazanlar olmuş :) Ne kadar gerçekçi bir kaleminiz olduğunu gösteriyor bu da. Çok beğendim gerçekten hep yazın :))
Fatih Karakaya okurunun profil resmi
Hikayenin içine serpiştirdiğim mesajlar benim için çok kıymetli. Bunu fark etmeniz beni mutlu etti. Övgüleriniz için çok teşekkür ederim :) Sizin yazılarınızdaki kadar hislere dokunamasam da(son yazınızı kıskandım, yorum dahi yapamadım, çünkü afallattı beni) yazmaya devam edeceğim :)
Ömer Gezen okurunun profil resmi
Hikayede hep savunduğum fikirlerimin Kadir'in ağzından tekrardan duymak çok etkiledi. Çok güzel yazmışsınız elinize sağlık.
Fatih Karakaya okurunun profil resmi
Fikirleriniz(yani Kadir'in de dile getirdiği fikirler) benim için önemli. Bunu sizden duymak sevindirdi. Çok teşekkür ederim :)
Kevser S. okurunun profil resmi
Ben az önce müthiş bir şey okudum. Umarım yaşanmışlığı yoktur. Gece gece ağlattınız. Kaleminize sağlık.
Fatih Karakaya okurunun profil resmi
Yaşanmışlığı yok. Ağlatmak istemezdim ama bazen gözyaşı çare oluyor insana. Sağolun :)
Bu yorum görüntülenemiyor
Taha okurunun profil resmi
Gerçekten yüreğime dokundu. Boğazım düğümlendi. Elinize sağlık.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.