Bu ruh halini atlatmanıza sevindim. Kişinin toplumla iletişimini kendi eline aldığı bir dönem lise ve üniversite yılları. Artık daha fazla insan görmeye, kendi işini kendi halletmeye başladığı için üzerindeki gözlere önem veriyor; iyi mi kötü mü bilinmezliği endişeye, yani karamsar bir havaya ittiği için bunalıyor kişi. Bu iletişim gelişirken önce arkadaşlardan sonra kardeşlerden yardım alıyor, bazı insanlar için de ilk sırada kitaplar geliyor. Ve çoğu insan öğrencilik hayatı bitimine doğru yavaş yavaş bunları atlatıyor. Kendi çapımda yaptığım gözlemler bunlardı. Elbette bu duruma uymayan birçok kişi vardır. Bu tespitleri yapıyorum ama halen üniversiteye giden bir genç olduğum için ben de yaşıyorum bu duyguları. Bazen içim çok doluyor. 26 Şubat gecesi de böyle oldu. Ağabeyim , ailem , ben üç farklı yerde yaşamlarımızı sürdürüyoruz. Cümlenizin başında o "boşluk ve yalnızlık hissi"ni okuyunca aslında hikayeye bunu da katmam gerektiğini düşündüm. Çünkü o gece ben de bu hislere sahiptim, yani hikayenin köken aldığı yer bu hisler. Başımdan böyle bir şey geçmedi, kendimi ağabeyimin yerine koyup yazdım(onunla da telefonda saatlerce konuştuğum için ağabeylerin cümleleri çok benzer olabilir) ama bu hikayenin sizde yaşanmışlığının fazla olmasının nedeni de bence bu kökenler. Yüreğinize sağlık.