Bu konuyu çok subjektif bulduğumdan yorum yapamıyorum. Ama, Camus'un para-mutluluk akıl yürütmesi var ki, bana çok komik gelir.
Hatta bir romanımda işlediğim şöyle bir bölüm var.
<<<<<O ara, Hayal’in tüm bu tartışmalara katılmadan bir hayal gibi aramızda gezmediğini, evinden çıkıp arabasına doğru yürürken, bir ara, insanın parası varsa çalışmak zorunda kalmaz, böylece zamanı satın alır. Bu satın alınmış zamanda da kendini mutlu edebilecek şeyleri yapar. Yani para mutluluğu satın alır, dediğini, Semih’in de, bu süreç her hâlükârda böyle mi işler, sanmam, çünkü mutlu olunabilecek şeyler öyle net, öyle kristalize hissedilmez, sürekli değişir, bir serap gibidir, zamanla bitebilir, gıpta edilen bir şey sahiplik gerçekleşince yok hükmüne geçebilir ve zaten bu dosya hala açık, üzerindeki tartışmalar bitecek gibi değil, bu dosya kolay kolay da kapanacağa benzemiyor, dediğini, benim de bu sözlere katıldığımı hatırladım hastane yolunda, kazalı arabanın içinde. Arabanın önü gündüz aydınlığındaydı ve Hayal ağzını kocaman açarak bir kahkaha atmış, sağ tarafa yapışmış küçük dilini gördüğümü düşündüğümü hatırlamıştım, hastanenin bahçe kapısından içeri girdiğim zaman. Hayal, konu para olunca, belki de bol olan parasının verdiği güvenle, hayatında ilk kez Semih’in karşısında geri adım atmamış, bence bu süreç yüzde doksan böyle işler, hatta şöyle bir söz vardır, paranın çözemediği sorunu daha çok para çözer, doğrusun Semih açık bir dosya bu, çünkü herkesin mutluluk bulduğu şey farklıdır, hem bu söz benim değil, Camus’nundur, demişti. >>>>>