Ben kitabı değerlendirirken distopik olarak değerlendirdim. Hailsham okulu öğrencilerinin ne olduğu ve neden yetistirildigi beni buna itti diyebilirim. Kendi incelememde belirtmistim; bence distopik eserler insanlara bir uyarı niteliğinde yazılan eserlerdir. Beni Asla Bırakma'da da bence yazar, insanların kendi sağlıklari ve uzun hayat/ölümsüz için neler yapabileceklerine, ve ne kadar kayıtsız bir hale gelebileceklerine dair bir sinyal vermiş.
Ama bence tema bu da değil. Temanın kader kavramı olduğunu düşündüm. Çünkü kitabın başından sonuna kadar ağır basan fikir; Hailsham okulu öğrencileri üzerinden insanların kaderlerinin farkında olarak nasıl yasayabildikleri sorunsalidir. Biz insanlar her ne kadar Hailsham okulu öğrencisi olmasak da ölecegimizi bilen varliklariz, bu açıdan da mutlak kaderimizi bile bile yasamaktayiz. Hailsham öğrencilerinin gerçek olmadığını bildikleri halde gercekmis gibi davrandiklari birbirlerine anlattıkları hikayeler gibi davraniyoruz bir nevi bizde yaşayarak. Buna ek olarak kaderimiz veya hayatımız üzerinde ne kadar etkiniz veya söz sahibiyiz, bu da akla gelen bir konu.
Bana kitabın düşündürttüğü şeyler bunlardi. Lakin yaptığın eleştirilere katılmamak elde değil. Özellikle kurgusuna yönelik olan eleştirilerin... Ben her distopya kitabı bitisinde hep daha iyi olabilirdi hissini alıyorum; kimisinde çok kimisinde az. Beni Asla Bırakma'dan orta düzeyde bu hissi aldım. Distopya yönüne bir ek olarak, distopyalarin o boğucu atmosferini aldım bu kitaptan. Sözün kısası insanı ikircikte bırakan bir kitap :)