Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

280 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
" Celal Bayar, 27 Mayıs Darbe'sinden sonra müebbet hapis cezası aldığı Kayseri Cezaevi 'nde, günlüğüne 1 Ağustos 1962 günü şöyle yazar: “Dreyfus davasını tetkik için kitap ısmarladım. İftira ve mahkeme yönünden bizimkine çok benzemektedir. Fransız milleti bu adaletsizliği tamir etmiştir... Bizde bir Zola, bir Clemenceau çıkmamıştır...” Kızı Nilüfer Hanım’ın getirdiği Fransızca kitabı aynı hapishanede hükümlü Bahadır Dülger tercüme etmiş, 1964 yılında yayınlamıştır." Yaptığım sahaf gezilerinden birisinde karşıma çıkan ve İnci Hocam'ın  #26288886 incelemesinden  aşina olup, tereddütsüz aldığım bu kitabın serüveni ülkemizde böyle başlamış, aynı zamanda Dreyfus Olayı ile ilgili basılan tahmini ilk kitapmış. Fransız İhtilali'nden yaklaşık yüz yıl sonra Fransız Ordusu'nda yüzbaşı olan Alfred Dreyfus, hiçbir ilgisinin olmadığı bir casusluk davasında uydurma delil ve varsayımlarla suçlanır. Masum olduğu ihtimali gündeme getirildiğinde ise bazı siyasiler ve ordudaki kilit isimler  tarafından, sahte deliller, yalancı şahitler ve tirajı yüksek bazı gazetelerin Yahudi karşıtlığından beslenerek yaptığı nefret dolu haberlerle konu hep kapatılmaya, susturulmaya ve unutturulmaya çalışılır.    O süreçte Le Figaro Gazetesi' nde makaleler yazan " Siyasi bir kişilikten ziyade, çalışma odasının sükunetli havası içinde roman yazan, insanları ve insanların psikolojik meselelerini tahlil eden sakin bir adam ", Emile Zola,  gazetesinde çıkan haberler üzerine bu davayla tanışır ve asla peşini bırakmaz .Cumhurbaşkanı'na yazdığı "İtham Ediyorum" adlı manifestosunun afişleri  Fransa duvarlarına asılır. Cesurca "Hakikat yürümektedir, onu kimse durduramaz "der. Önce gazeteden kovulur , sonra yurtdışına kaçar hatta bu mesele onun hayatına mal olur. 1902 yılında her ne kadar ölümü baca tıkanıklığı kaynaklı karbonmonoksit zehirlenmesi olarak kayıtlara geçse de, yaklaşık 20 yıl sonra bir Baca Temizleyicisi, kendisinin yıllar önce o bacayı tıkamak ve sonrasında tekrar temizlemek için bir iş aldığından bahseder... Dreyfus Davası Emile Zola ile anılsa  da meseleyi ona kadar  getiren ve sonrasında da hiçbir zaman işin peşini bırakmayan avukatlar ,Dreyfus'un ailesi ve Zola' ya destek veren Marcel Proust , Anatol France gibi yazarlar da vardır. Kitapta uzun ve zorlu dava süreci işlenirken gazete yazılarının yanında bu kişilerin ve  Dreyfus'un anı ve günlüklerinden kesitler sunuluyor. Dreyfus Meselesi bizlere ideolojimiz, zihniyetimiz, ırkımız ve inancımız ne olursa olsun, vicdanlarımıza "Ya Masumsa?" sorusunu sordurmaya zorluyor. Güçlü ve yaygın olan görüşün akıntısına kapılmadan, cesur ve adalet peşinde olunabileceğine inandırıyor, yazarın deyimiyle "adalet duygularımızı okşuyor". Kitabın verdiği en anlamlı ders ise konuyla ilgili bir Ted konuşmasında karşılaştığım Küçük Prens'ten alıntılanmış şu cümle: "İnsanlara gemi yaptırmanın yolu, onlara marangozluk öğretip görev ve programlar vermek değil, engin denizlerin özlemini aşılamaktır." İşte bu kitap yok sayılan, unutturulan Dreyfuslar'ın varlığını gösterip, adalet özlemini iliklerimize kadar hissettiriyor. Kitap bittiğinde Zola ve ona destek veren diğer aydınların, kendi hayatlarını ve kariyerlerini kaybetme pahasına anlattığı, " Tek bir insana yapılmış hukuksuz muamele, herkesin özgürlüğüne yapılmış bir tehdittir" sözünü idrak ediyor; içimizdeki ümitsizliği ,dolmuş gözlerimizden akan birkaç damlaya yükleyip uzaklaştırarak yarınlara daha güven dolu bakabiliyoruz. "Adalet insanlara karşı duyulan aşktan başka birşey değildir." demiş ya Çiçeron, hissedebilince gerçekten öyleymiş... Ülke olarak hepimizin böyle bir farkındalığa ihtiyacı olduğundan, kitabı en kısa zamanda okumanızı ve okutmanızı tavsiye ederim. Hakikate adanmış bu ömürlere en büyük saygıyı ve teşekkürü, içimizdeki adalet özleminin sönmesine izin vermeyerek, eğitim yuvalarında bu farkındalıkta bireyler yetiştirerek, tvlerimizde dizileri biraz öteleyip total izleyiciyi hedef alıp bu konuda belgeseller veya kamu spotları koyarak, radyolarda sesli tiyatrolar şeklinde dava sürecini anlatarak.. vs  onların yaktığı meşalelenin sönmesine izin vermeden titizce taşıyarak gösterebiliriz. Fazla mı ütopik geldi bu söylediklerim? O zaman bu kitabın tam okunma mevsimi gelmiştir işte. Bu kitap 1966 basım olduğundan ve basımı tükendiğinden  bulmanız zor olabilir. İçerik olarak
Dreyfus Olayı
Dreyfus Olayı
ile aynılar sanırım. Emile Zola'nin "İtham ediyorum" konulu mektubunun tamamı ise:
Suçluyorum
Suçluyorum
Ted konuşmasının tamamı için: (spoiler içerir) ted.com/talks/julia_gal... Okuduğunuz için teşekkür ederim. İyi okumalar. :)
Dreyfüs Meselesi
Dreyfüs MeselesiBahadır Dülger · Rektur Yayınları · 19664 okunma
··
134 görüntüleme
Nesrin A. okurunun profil resmi
Emile Zola'nın bu şekilde öldüğünü bilmiyordum, hatta böyle bir olaydan nasıl olup da sıyrıldığını düşünmüştüm, güçlü ve cesur insanların hayatını nasıl zorluklar içinde sürdürmek zorunda kaldığını bilince. İnsan sahaflara gidince bilgi sahibi olmalı işte, yoksa bu kitap arada kaynayıp giderdi. Yine çok güzel bir inceleme olmuş, ellerine sağlık.
Icetree okurunun profil resmi
Teşekkür ederim :) Aslında sahaflarda bulduğum eski kitapları okurken aşırı heyecan yapıyorum.Çünkü onların da içindekilerden ayrı bir hikayesi çıkıyor araştırınca. Emile Zola'nin öldürülme olayı üzeri kapatıldığı için netlesmeyecek bir mevzu belki ama dediğiniz gibi kolay sıyrılacak bir mesele değil ,kaldı ki o işin içinden sıyrılmaya hiç çalışmamış. Şu alıntı açıklıyor nedenlerini: "Aslında Zola’yı ölüme götüren iki unsur vardı. Birincisi Dreyfus Davası boyunca gösterdiği kararlılık.İkincisi Toplumcu bir edebiyatın ilklerinden olarak direngenliğiydi. İşçi hareketi ve farklı bir yazın hayatına sahip olmasıydı.Zola, ‘Germinal’le edebiyata hep gözardı edilen bir kesimi ilk kez katıyor."
Rahime okurunun profil resmi
Site de görüyorum herkesin kendiyle özdeşleştirdiği bir yazarı var. Çok seviyorlar bu yazarları ve yazdıkları şeyi benimseyişlerini gördükçe onlara imreniyorum ve niye benim tutkunu olduğum bir yazar yok diye de hayıflanıyorum kendime. Ama galiba benim yazarım da Emile Zola olacak gibi. Henüz bir kitabını okumuş olsam da ilk defa bir yazara kalben kendimi yakın hissediyorum. Bu kitabı da okumayı düşündüğüm kitaplarından ve siz de çok iyi bir inceleme yazmışsınız. Adalet, haksızlığa karşı hak arama, korkusuzca doğruları söylemek benim bam telim diye mi bu kadar etkilendim bilmiyorum ama güzel inceleme olmuş elinize, emeğinize sağlık. :)
Icetree okurunun profil resmi
Bu kitaptan sonra Emile Zola ve ona destek veren diğer yazarların kitaplarını okumak öncelikli hedefim oldu benim de. Etkilenmemek elde değil... Emile Zola Dreyfus olayı'nı, Yahudi bir öğretmen uzerinden anlattığı "GERÇEK" adını verdiği bir romana uyarlamış. Öncelikle onu bulmayı planlıyorum ben de. Etkinlik kitaplarını bitirince devam edeceğim. Teşekkür ederim okuyup düşüncelerinizi paylaştığınız için :) Emile Zola'ya hayran olmamak elde değil.
Bu yorum görüntülenemiyor
Ramazan Kudat okurunun profil resmi
Eline emeğine sağlık çok doyurucu bir paylaşım. Mikemmel ^_^
Icetree okurunun profil resmi
Teşekkür ederim Howl :) Bu kadar eski bir kitabı bulup okumuşken , bulduğum her bilgiyi de ekleyince fazla doyurucu oldu. Bu arada tekrar hoşgeldin:)
Hatice okurunun profil resmi
çok güzel bilgilendirici dolu dolu bir incelemeydi elinize fikrinize sağlık
Icetree okurunun profil resmi
Teşekkür ederim Simal hanım. Aslında okudugumuzda anlıyoruz ki biz zaten bu kitabı ezbere biliyormuşuz.
Necip G. okurunun profil resmi
Kaç gündür şu incelemeyi okuyacağım diye bekliyorum, ancak sıra geldi. İleride Alzheimer olmazsam bunu 1k’ya borçlu olacağım:) O kadar çok şeyi ‘şunu okumalıyım’ diye hafızaya atıyorum ki... Tam teçhizatlı okurumuz Yağmur M’nin incelemelerini asla kaçırmam:) Yine bakıyorum yok yok... Olay çok enteresan gerçekten. Zola’nın çabası ise tam bir aydın duyarlılığı. Konunun yerli versiyonu için hiç Celal Bayar’a kadar gitmeye gerek bile yok. İncelemenin başlarında ‘uydurma delil ve varsayım’ ifadeleri geçiyor. Yani Türkiye’den son 10 yılda yüzlerce Dreyfus çıkarmak mümkün. Bizdeki eksik ise maalesef bir Emile Zola’mızın olmayışı... Aslında Ahmet Şık’ımız var ama o kadar yalnız ki adam, sesi boşkukta yankılanıp geri dönüyor. Neyse... Yine harika bir incelemeydi. Emeklerine sağlık Yağmur... İnceleme yazdığında lütfen havaya işaret fişeği falan gönder:) Hafta içi çok şey kaçırıyorum:( Sağlıcakla kal...
Icetree okurunun profil resmi
Teşekkür ederim Necip Abi :) Değer verip okuduğunuzu her zaman farkediyoruz. O kadar okunmasi gereken incelemeler var ki ben de  odaklanıp okuyabileceğim zamanlara erteliyorum hep. Aslında incelemenin ilk paragrafını sizin gazetedeki bir köşe yazısından aldım."Necip Abi farkeder mi " diye aklımdan geçmedi değil :) Kitap da tam bu zamanın kitabı. Bedeli çok ağır olarak ödenmekte olsa bile, belki bu yaşananlar da zamanı gelince Fransa 'da olduğu gibi bizim tarihimize de utanılacak bir nokta olarak geçer ve ders alınır. Yaşar Kemalleri yetiştiren bu topraklardan Emile Zolalar da çıkar elbet. Tek tesellimiz...
2 sonraki yanıtı göster
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.