Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

208 syf.
·
Puan vermedi
·
5 günde okudu
O güzel atlara binip giden o güzel insanlardan biriyle, Aziz Nesin'le ve onun kıymetli bir eseriyle tekrar beraberiz sevgili okur dostlarım... Son günlerde 'timeline'larımızın bu değerli aydınımız ve onun eserleriyle dolup taşmasına vesile olan #28388406 etkinliğini tertip eden
NigRa
NigRa
'ya ve tabii ki etkinliğin fikir babası, Nesin Vakfı'nın fahri temsilcisi, Aziz Nesin'in 1k'da daha çok okunması ve tanıtılması için gerçekten çok büyük bir emek ve mesai harcayan çok değerli dostum https://1000kitap.com/Nordavind 'ya en içten teşekkürlerimi gönderiyorum... İncelemem daha çok Aziz Nesin üzerine odaklanacak ama öncesinde kitapla ilgili kısa bir bilgi paylaşmalıyım sizinle;
Sizin Memlekette Eşek Yok mu
Sizin Memlekette Eşek Yok mu
adlı eser, 'Aziz Nesin'in Aziz Nesin'den Seçtikleri' alt başlığıyla ilk olarak 1995 yılında AD yayıncılık tarafından basıldı. AD yayıncılık, Doğan Yayın Holding'e bağlı olan, şimdi Doğan Egmont olarak bildiğimiz yapının ilk versiyonudur. O yıllarda Milliyet Yayıncılık harika bir proje ortaya koydu. Gazete yayıncılığının avantajlarını kullanıp, gazete kağıdına kitaplar basarak ve yine yay-sat aracılığıyla bunu tüm gazete bayiilerine ulaştırarak maliyeti ucuza gelen bu kitapları çok cüzi fiyatlarla okurla buluşturdular. Kitaplarını basacakları yazarlarla da yine sembolik telif anlaşmaları yaptılar. Çünkü bu bir okuma projesiydi ve bu proje sayesinde pek çok kitap yüz binlerce eve girmiş oldu. İşte Aziz Nesin de AD Yayıncılık'ın yönetmeni Yalvaç Ural'ın teklifi üzerine bu eseri hazırladı. Kendince beğendiği, okurlarının da seveceğini düşündüğü öyküleri bu kitapta bir araya getirdi. Ee böylesine seçmece bir eser olunca, yıllar içerisinde Aziz Nesin'in en çok okunan kitaplarından biri oldu bu kitap... Ben de yayınlandığı sene ilk baskısını alıp okuduğum bu kitabı, 23 yıl sonra tekrar okuma şansı elde etmiş oldum... Meraklısı için ilk baskının görsellerini de paylaşayım sizinle:) i.hizliresim.com/EPjR5A.jpg i.hizliresim.com/XPZXkk.jpg Şimdi size Aziz Nesin'in gülmece öyküleri gibi komik mi komik, sizi gülmekten kırıp geçirecek, gözünüzden yaşlar akıtacak küçük bir hikaye anlatmak istiyorum... Zamanın birinde, Doğu ile Batı arasında, tam sınırda kalan güzel bir ülke varmış. Tam sınırda kaldığı için ne Doğu ne de Batı sahipleniyormuş bu ülkeyi... O yüzden bu ülkede yaşananlar yine bu ülkeye mahsus kalıyormuş... Ülkenin ak saçlı, kara kaşlı, buruk bakışlı bir aydını varmış... Bu aydın hayatı boyunca ülkede yaşayan fakir fukaranın, ezilmişlerin, horlanmışların, kenara atılmışların sesi olmaya, onların sesini yukarılara duyurmaya gayret edip durmuş... O kadar çok kitap yazmış ki, kitapları üst üste dizseniz aydının boyunu geçiyormuş neredeyse... Aydınımızın anlatacak çok hikayesi varmış... Bu hikayelerde toplumun belini büken zamlardan tutun da, arap saçından hallice bürokrasi taşlamalarına kadar ne ararsanız varmış... Aydınımız gittiği her köyde, geçtiği her kasabada mutlaka orada yaşayan insanların arasına girer, onlarla konuşur, dertleşir ve tüm sıkıntılarını dile getirmek için notlar tutarmış... Sonra da evine gelir bunları tek tek kaleme alırmış... 'Yukarıdakiler' lafı düzünden anlamaz veya anlamazdan gelirler diye, edebi kaygıları bir kenara bırakıp bol bol mizah ve güldürü katmış yazılarına... Tabiri caizse her cümlesinde bir taş atıyormuş yukarı doğru... Olur ya, belki birisinin kafasına gözüne isabet eder de, lütfedip aşağı bakar; oradaki insanları da görür diye umut içinde bıkmadan, sıkılmadan yazmaya, konuşmaya, anlatmaya devam etmiş... Aydınımızın yaptıkları bununla da bitmemiş. O her zaman kendisinin yaşadığı ülkeye ve topluma borçlu olduğunu ve borcunu ödemeden ölmek istemediğini sık sık dile getirirmiş... Yazdıklarından belli bir gelir elde etmeye başlayınca kazandığı o parayla eğitim olanaklarından yoksun çocuklar için bir vakıf kurmuş. Kazandığı her kuruşu işte bu vakfa ve vakıftaki çocuklarının eğitimine harcamış... Çünkü o aydın, toplumu geliştirmenin ve daha iyiye doğru dönüştürmenin yegane yolunun eğitim olduğunu çok iyi biliyormuş... Sonra efendim, günün birinde aydınımız kültürel bir etkinliğe katılmak üzere yollara düşmüş ve Anadolu'nun bir vilayetine gitmiş... O vilayette kendisi gibi başka okur-yazar-çizer aydınların ve diğer davetlilerin de katılımıyla etkinlik için otelde bir araya gelmişler... Onlar içeride konuşmalarını yapıp dostluk ve birlik mesajlarını iletirken otelin dışında küçük bir kalabalık birikmeye başlamış. Bu kalabalık kısa bir süre sonra gittikçe büyümüş büyümüş ve otelin dışında adım atacak yer kalmamış. Sonra bu kalabalık grup bir anda bağırıp çağırmaya başlamış... Her biri öfkeden çıldıracak duruma gelmiş... Sonra bakmışlar bu iş böyle olmayacak; bağırıp çağırarak öfkelerini dindiremiyorlar... Peki sonra ne yapsalar beğenirsiniz? Dayanamayıp bizim aydınımızın da içinde olduğu oteli dört bir tarafından ateşe vermesinler mi? Ve geldik hikayemizin sonuna... O yangın içinde 35 kişi dumandan boğularak ölmüş... Bizim aydın ise can havliyle cama dayanan itfaiye merdivenine kendini zor atmış... Sonra da merdivendeki görevli 'sen misin kurtulmaya çalışan' deyip bizim aydını darp etmiş ve aşağıdaki öfkeli kalabalığın arasına fırlatmış... Tam kalabalık aydınımızı linç etmek üzereyken polisler son anda gelmiş ve her tarafı kan içinde kalan aydını o kalabalığın arasından çekip çıkarmış... Hikaye de böylece bitmiş... ----------------------------- İyi de neden kimse gülmedi bu hikayeye? Hikaye yeterince komik mi değildi, yoksa ben mi güzel anlatamadım acaba? Sanırım ben hikaye anlatırken Aziz Nesin kadar komik olmayı başaramıyorum... Kusur bende mi yoksa benim yazdığım hikayede mi, orasına siz karar verin... ------------------------------- Ataol Behramoğlu'nun yukarıda bahsettiğim Madımak Katliamı'nda hayatını kaybedenler anısına yazdığı şiiri pek çoğunuz bilirsiniz; yaşamak bu yangın yerinde hergün yeniden ölerek zalimin elinde tutsak cahile kurban olarak yalanla kirlenmiş havada güçlükle soluk alarak savunmak gerçeği çoğu kez yalnızlığını bilerek korkağı, döneği, suskunu görüp de öfkeyle dolarak *** toplanır ölü arkadaşlar her biri bir yerden gelerek kiminin boynunda ilmeği kimi kanını silerek kucaklıyor beni metin altıok aldırma diyor gülerek yaşamak görevdir yangın yerinde yaşamak insan kalarak Aziz Nesin'in hayatını da tek cümleyle özetlemeye kalksak sanırım bu şiirin son iki dizesi gibi etkili bir ifadeyi zor buluruz: Yaşamak görevdir bu yangın yerinde, yaşamak insan kalarak... Çünkü tam da bunu başarmıştır Aziz Nesin, yani başarması belki de en zor olanını... Adına ölüm fetvalarının verildiği, kitaplarının bir dönem okul kütüphanelerine sokulmadığı, adının geçtiği pek çok evde küfür kıyamet koptuğu ve nihayetinde yakılarak yok edilmeye çalışıldığı bir ortamda, daha doğrusu bir yangın yerinde inadına yaşamıştır Aziz Nesin ve inadına insan kalmayı başarabilmiştir son nefesine dek... Gelelim onu yakmaya gelen ve adına 'Müslüman' deyip Müslümanlığa onarılmaz bir leke süren o insafsız, yüreksiz, vicdansız yobaz takımına... Onların o oteli yakmaya çalışması tesadüf değil, bilinçli bir tercihtir. Çünkü bildiğiniz gibi yanma eylemi bir şekilde kutsal kitaplardaki cehennem tasviriyle özdeşleşen bir eylemdir. Yani aslında bu yobazlar, oteldeki insanları yakmaya çalışarak haşâ, kendilerini Allah yerine koymuşlar, kendilerince belirledikleri günahkârlara daha ölmeden ceza vererek, yakmak suretiyle sözüm ona bu dünyada o insanlara cehennemi yaşatmışlardır. Yüzsüzlük bu ya, sonra da bunu yapan o caniler utanmadan, kıldıkları her namazın her rekatında Fatiha suresini büyük bir pişkinlikle okuyabilmişlerdir. Oysa ki Fatiha suresinin 4. ayeti olan 'Maliki yevmid din' ifadesinde Allah'a ithafen 'Hesap ve ceza gününün (ahiret gününün) mâlikidir/sahibidir' denmektedir. İşte bu yobaz takımı, günde 100'den fazla okudukları ayeti idrak edecek şuurdan yoksun oldukları için rahatlıkla kendi başlarına kararlar alıp yalnız Allah'a ait olan hesap ve ceza gününü onun adına veya kendilerini onun yerine koyarak bu dünyada uygulamayı kendilerine reva görmekten hiç çekinmemişlerdir. ------------------------------- Durun daha bitmedi:) Madem buralara kadar geldik, sonunu da getirelim o halde... Farklı meallerden defalarca okuduğum Kuran-ı Kerim'de, Allah'ın bizlere vermiş olduğu ve konumuzla yakından ilgili olduğunu düşündüğüm bazı emir ve tavsiyeleri kısa kısa paylaşmak istiyorum sizinle; * Yetimlere sahip çıkın (sayısız ayet var ama örnek olarak Nisa-36) * Yoksula ve yolda kalmışa hakkını verin (İsra-26) * İhtiyacınız olandan fazlasını infak edin/paylaşın (Bakara 215) * Her kim bir kişiyi,öldürürse, sanki bütün insanları öldürmüş gibi olur. Kim de bir adamın hayatını kurtarırsa, bütün insanların hayatını kurtarmış gibi olur. (Maide-32) Bir de hadis-i şerif var; * “Sizin en hayırlınız insanlara en hayırlı olanınızdır.” Şimdi bu ayetleri ve hadisi şerifi okuyunca insan, üzerine düşünmeden edemiyor... Bir tarafta kendini ateist olarak ifade eden Aziz Nesin, diğer tarafta ise din uğruna onu yakmaya çalışan birtakım yobazlar... İnanın kafam çok karışıyor bazen... Eğer Aziz Nesin yaşasaydı, vakfında, tüm eğitim masraflarını kendi cebinden karşıladığı yetim çocuklarını da yanına alarak şöyle derdi herhalde; Hadi Müslümanlar, bunu da açıklayın! Herkese keyifli okumalar dilerim... youtu.be/R0HlRdijGF0
Sizin Memlekette Eşek Yok mu
Sizin Memlekette Eşek Yok muAziz Nesin · Nesin Yayınevi · 20193,716 okunma
··
1.168 görüntüleme
Erhan okurunun profil resmi
Eline sağlık Necip, Tuco'nun bu etkinliği sayesinde Aziz Nesin'i bilmeyen kalmamıştı. Ve sokaktaki insanın aksine, burada okuduğum her görüşten inceleme ve yorumun, kendisinin değeri konusunda görüş birliğine varması mutlu ediyor beni gerçekten. Kitabı büyük bir ihtimalle okumuşumdur, yarısından fazlasını okumuştum eskiden kitaplarının, hap gibi gidiyordu o zamanlar:) Zaten sen de genç arkadaşlara yazarı tanıtmak için yoğun çaba göstermişsin kitaptan çok. Bu konuda kesinlikle başarılı bir inceleme olmuş. Madımak olayının üstünden 25 yıl geçti. Bu 25 yılda insanlar din uğruna, ya da din kılıfı altında bolca yakıldılar, öldürüldüler, yok edildiler. Bir ikiyüzelli yıl boyunca da aynısı olacak belki. O yüzden şu anda Aziz Nesin 'in etrafında birleşen insanların, günümüz Aziz Nesinlerini de hor görmemesi gerekiyor bence. Neyse gereksiz bir şekilde uzattım fazlaca. Ailenle birlikte güzel hafta sonları dilerim.
4 önceki yanıtı göster
Necip G. okurunun profil resmi
Erhan çok teşekkürler... Ben de bu konuda Tuco'nun yanındayım... Konu sen olunca her zaman uzatabildiğin kadar uzat lütfen:) hatta keşke uzatsan:) Dediğin gibi, nasıl olsa kitaplar etkinlik sayesinde bol bol inceleniyor diye, biraz da Aziz Nesin'in yaşadığı döneme yetişmiş bir insan olarak incelemede bana ayrılan süreyi daha çok onun biraz daha tanınmasına katkıda bulunmak için kullandım:) Günümüzün Aziz Nesinleri konusunda çok haklısın ama var mı bu insanlar yoksa ben mi çıtayı çok yukarı diktim onu bilemiyorum... Günümüz aydınları biraz daha trübünleri seviyormuş gibi geliyor bana hep... O yüzden de içimden gelerek peşlerine takılamıyorum... Yeri geldikçe daha uzun uzun konuşuruz zaten bu konuları... vakit ayırdığın için tekrardan teşekkür ederim... Sevgiler...
1 sonraki yanıtı göster
Gönül. okurunun profil resmi
Ne güzel anlatmışsınız Aziz Nesin'i. Yüreğinize,zihninize,ellerinize sağlık.
Necip G. okurunun profil resmi
Çok teşekkürler nazik yorumunuz için:) Keyifli okumalar...
Semih Doğan okurunun profil resmi
Bambaşka yazıyorsun be Necip abi. Soluksuz okuyorum her yazdığını. İlk defa bu mecrada bir inceleme okurken boğazımın düğümlendiğini hissettim. Aziz Nesin gibi değerli bir aydını anlamak kolaydır. Aslında karmaşık bir insan hiç değildir zaten. Bu sebeple hep anlaşılır olmayı seçmiş. Önemli olan senin de değindiğin gibi, onun ne söylemek istediğini anlamak, gözlerini kapatmamak. Aziz Nesin'i bir kenara bırakırsam; seni bizlerden farklı kılan özellik, yazında bir "giriş, gelişme ve sonuç" bölümü oluyor her zaman. Bunu başarabilmek kolay bir şey değil. Kopmadan her yazdığını okuyabiliyorum. Eline sağlık. Ayrıca kitabın ilk baskısının telif haklarının Doğan Yayın Holding'e ait olması da son günlerdeki gelişmeleri düşündüğümüzde ilginç bir ayrıntı oldu...
Necip G. okurunun profil resmi
Semih çok teşekkür ederim... Dediğin gibi mesele onu anlamamak değil de anlamazlıktan gelmektir sanırım... Çünkü Aziz Nesin'i anlamamak gibi bir durum söz konusu değil... Yazdıklarımın bir şekilde okunuyor olması, yazı yazan herkes gibi beni de çok mutlu ediyor. Benim yazdığım bir yazıyı okumak için vakit ayıran herkese borçlu kalmamak için tüm içtenliğimde ve emek harcayarak işe yarayacak bir şeyler sunmaya gayret ediyorum. Bazen böyle senin yazdığın gibi dönüşler alınca da içim rahatlıyor açıkçası:) O yüzden ayrıca teşekkür ederim... Kitapla ilgili verdiğim bilgiyi son günlerdeki gelişmelere bağlaman harika ve çok zekice bir detay... Ben ne demek istediğini çok iyi anlıyorum... Aslında çok daha fazlasını da yazmak isterdim ama şimdilik böyle kalsın:) Varol sevgili dostum... Sevgilerimle...
Rahime okurunun profil resmi
"Mutlulukları için çalıştığım kandırılmış insanlarımın, taşlarla, sopalarla üstüme yürüdükleri, bağırıp yuhaladıkları, beni tartakladıkları çok oldu. Elbet kızdım onlara, ama acıyarak, severek. Çünkü onlar benim düşmanlarım değil" Ah Biz Ödlek Aydınlar. Halkını her haliyle seven bir adammış Aziz Nesin ama halkı onu tek haliyle sevememiş. İncelemeniz çok güzel olmuş Necip Bey, elinize sağlık.
Necip G. okurunun profil resmi
Çok teşekkür ederim Rahime Hanım... ne kadar değerli bir alıntı paylaşmışsınız... İlginç bir toplumda yaşıyoruz... Tüm hayatını halkı için adayan bir aydını yakmaya çalışan bir toplum... Üzerine yıllarca da konuşsak bazı şeyleri gerçekten anlamakta zorlanacağız... Selam ve sevgiler...
Bu yorum görüntülenemiyor
Saint Simon okurunun profil resmi
Öyle güzel bir inceleme olmuş ki. Şimdilerde zaman aşımı yaptıkları Sivas Katliami'ni kafamıza vura vura hatirlattiniz için teşekkürler Necip Hocam. Sivas demek Muhlis Akarsu, Hasret Gültekin'in sazı demek Sivas demek Metin Altiok'un şiirleri demek Sivas demek ateşe semah dönen mahsum canlar demek ve Sivas demek on üç yaşında günahsız körpecik bedeninden canını aldıkları Koray Kaya demek:(( Hala çok üzülüyorum.
Necip G. okurunun profil resmi
Ümit Hocam çok teşekkür ederim... Evet sizin de vurguladığınız gibi böyle bir olayın Sivas gibi onca aydını yetiştiren bir şehirde yaşanmış olması ayrıca üzücüdür ve çok da ironiktir. O yüzden ben incelemede özellikle Madımak Katliamı demek istedim. Çünkü Sivas'ın böyle bir olayla anılmasına hala içim el vermiyor... Değerli yorumunuz için tekrar teşekkürler... Sağlıcakla kalın...
1 sonraki yanıtı göster
Bu yorum görüntülenemiyor
Bu yorum görüntülenemiyor
NigRa okurunun profil resmi
Gülmedim de burnumun direği sızlayarak okudum. :( Çok çok güzel olmuş inceleme çok teşekkürler.
Necip G. okurunun profil resmi
Çok teşekkür ederim sevgili Kevser... Öyküleri tekrar okurken ve yazarken ben de bir yandan gülümsedim diğer yandan da bir burukluk hissettim... İnsan bazı şeyleri kabullenmek istemiyor... Sevgilerimle...
Sezen B. okurunun profil resmi
Necip Bey gerçekten de her bir incelemeniz bir diğerine fark yaratır tarzda...Elleriniz dert görmesin, Aziz Nesin'in yaşadığı sıkıntılar ancak bu kadar güzel anlatılabilirdi...Aziz Nesin benim gözümde, bir müslümanın sahip olması gereken özelliklere sahip bir ateistti.İnanın bazen benim de, müslümanım diye geçinen ama her türlü zalimliği yapmaktan çekinmeyen insanları düşündükçe beynimde depremler oluyor...Tekrardan yüreğinize kaleminize sağlık...
Necip G. okurunun profil resmi
Sezen Hanım çok teşekkür ederim, çok mutlu oldum:) Yazdıklarınız bire bir katıldığım düşünceler... İnsanı her zaman yan ve alt kimlikleriyle değil de yine insan olarak değerlendirmek gerekiyor... Sağlıcakla kalın...
16 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.