Gönderi

Özleştiemecilik ya da Tasfiyecilik: Türk Esperantosu
Özleştiemecilik, dilimizden Arap, Acem köklerinden gelmiş bütün sözcükleri çıkararak, bunların yerine Türk kökünden doğmuş eski sözcükleriyle ya da Türkçe köklerden yeni eklerle yapılacak yeni Türk sözcüklerini koymak demekti. Bu kuramın edimli uygulamasını göstermek üzere yayımlanan kimi makaleler ve mektuplar, sağbeğenisi olan okuyucuları tiksindirmeye başladı. Halk diline geçmiş olan Arapça ve Farsça sözcükleri, Türkçeden çıkarmak, bu dili en canlı sözcüklerden, din, ahlak, felsefe terimlerinden yoksun bırakacaktı. Türkçe köklerden yeni yapılan sözcükler, dilbilgisi kurallarını karıştıracağından başka, halk için yabancı sözcüklerden daha yabancı, daha bilinmeyen olacaktı. Bu yüzden bu akım, dilimizi yalınlığa, açıklığa doğru götürecek yerde karışıklığa ve karanlığa doğru götürüyordu. Bundan başka doğal sözcükleri atarak, onların yerine yapay sözcükler koymaya çalıştığı için, gerçek bir dil yerine, yapay bir "Türk Esperantosu" oluşturuyordu. Yurdun gereksinimi ise, böyle yapma esperantoya değil, bildiği ve anladığı, alışılmış, yapay olmayan sözcüklerin bileşkesi bir anlaşma aracına idi...
Sayfa 8 - İnkılapKitabı okudu
·
2 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.