Gönderi

FÂNUS-I HAYAL Deli gönül, kara deniz dinlemez, Adam olur, balık olur, kuş olur. Yerde, gökte, suda arar rızkını, Serserinin dağarcığı boş olur. Kedi olur, köpek olur, at olur, Kızılırmak, Sakarya, Fırat olur, Amazon'da, MV’de bazan yat olur, Sandal olur, vapur olur, muş olur. Kanat açmış MevlânS nın neyine, Dalmış çıkmış Bektaşînm meyine. Aşık mıdır cihanın her şeyine, Her mevsimde bir sevdaya duş olur. Üryan girer matbuatın yurduna, Masal okur kuzusuna, kurduna. Tel kırmadan rebâbın akorduna Ahenk eder şebabı bîhuş olur. Dua etsin muharrirler sansüre, Bonkör olan muavine müdüre, Mikroplar da taş çıkarır Pastör’e, Âvellerin başına baykuş olur. Isperrheçet-zade oldu garibe, Tutulmuştur, Durgun Eşek, Şekib’e, Yazıları İspanyol'a gıribe Hikmetini okutursa hoş olur. Mumcuzâde çimdik atmış eşeğe. Pehlivan da katır almış yedeğe, Yeni sahne o hırlayan köpeğe Kemik atsa çocukça oş oş olur. Şu Kirpi’nin kürkü batsın gözüne, Sinek üştü o bal gibi sözüne, Mide bulandırdım desem yüzüne Dı/rgun’lara deh demeden çüş olur. Feylesofu çağırmışlar konaktan, Pap’ım çıkmak istemezmiş yataktan, Madam Miloviç'i şöyle uzaktan Göstersem de aport dersem koş olur. Küçük beyler köçek gibi gezmezse, Akıbeti gençliğinde sezmezse, Çarhın bin bir çemberinden geçmezse Başlarında duyguları loş olur. Üç beş defa ayılmıştım rüyada, Gönlüm yine güzellerle sahbada. Ezberimde kalan şu söz dünyada: Çok vermeyin Neyzen’e sarhoş olur.
·
7 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.