Romas çay içerken:
"Bu halk acınacak bir halde. Kendi içlerindeki en iyi insanları öldürüyorlar; bu alçakça bir şey. Belki de bu gibi insanlardan korkuyorlar. Jandarma nezareti altında Sibirya'ya sürgüne giderken bir kürek mahkûmu bana şunu anlatmıştı; hırsızmış. Beş kişilik bir çetesi varmış. Sonunda içlerinden biri:
"‘Arkadaşlar, hırsızlık işini bırakalım artık. İyi bir kazancımız da yok; kötü bir yaşam sürüyoruz,' demiş. Arkadaşları bu yüzden, sarhoşken sızıp kaldığı zaman onu boğmuşlar. Bunu anlatan mahkûm, öldürdükleri adamı çok övmüştü:
‘"Ondan sonra üç kişiyi daha öldürdüm, ama acımadım. Fakat o arkadaşa acıyorum. İyi, zeki, neşeli bir arkadaştı. Temiz kalpliydi.'
‘"Öyleyse niye öldürdünüz onu? Sizi ele verir diye mi korktunuz?' diye soruyorum. Bu sözüme bayağı öfkelendi:
"‘Hayır, o bizi hiçbir zaman ele vermezdi, hiçbir şey için! Ama onunla biraz aramız açılmıştı. Sanki biz hepimiz günahkâr, o ise namuslu, adeta bize doğru yolu gösteren bir adamdı. İyi olmadı!"'