Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Gençlik, Anılar, Dayak...
Biraz kafamızı dağıtalım mi? Gündem karışık, insanlar stresli, ekonomi.... seçimler...vatan haini!... “şu”cu-“bu”cu... ohooo say say bitmez! İşte bunlardan sebep, nasılsa iş olacağına varır deyip olacağına varmışlardan söz edelim biraz. Son zamanlarda çok güzel öykü denemeleri okuduk sitede ya hep hüzünlendik, bakalım gülümseyebilecek miyiz? Siz hiç dayak yediniz mi? Ben gençliğimde meraklıydım kavga döğüş işlerine. Boşuna demezler ne gelirse meraktan diye, hakikaten öyledir, iyi bilirim! Şimdi yaşımızı biraz alıp, göbeği büyütüp, birtarafımızı kaldırıp bir tekme atamayacak duruma gelince, “ aklı başında insan kavga mı edermiş? Her bir şey konuşa konuşa çözülmeli“ deyip bıraktık bu işleri... Tabii canııım olgunluk, modernlik başka! Bizim çocukluğumuzda ve gençliğimizde dayak çok normal bir şeydi. Hele hele anne terliği, baba şamarı, komşu tepiği ve öğretmen haydarı çok çok olağandı. Kimse bunları büyütmez, gurur meselesi yapmazdı. Bilmezdi zaten. Kızım beş altı yaşlarındayken beni çok kızdırdığı bir vakit şakacıktan “kız döverim seni” dedim, fıkara bilmiyor ki, “hadi döv hadi döv” diye ısrar etmeye başladı, sonra da babam beni dövmüyor diye annesine şikayet edip ağlamaya başladı. Etme gurban olduğum dayak çok kötü bir şey ben sana hiç kıyabilirmiyim ağlama dediğimdeyse kapak geldi “ iyi de, kötüyse niye bana öyle dedin” deyip daha çok ağlamaya başladı... Nazlı kız babası olmak zor iş vessalam... Çeşitli şaklabanlıklarla olayı unutturacağım diye göbeğim çatladı ya başardım sonunda. Çatlamış göbeğime poposunu dayayıp koynumda uyudu o gece kurban olduğum... Ne diyordum, haa dayak mevzu.. Sevimsiz ve şiddek dolu mu? Yok ya hu bunun çok çeşit spor dalı da var ya ben 14-15 yaşlarında sarmışım bu konuya. Doksanlı yılların başı, civa gibiyiz, amelelik marabalık yapmaktan kas yapmışız da tekniğimiz yok. Kung-fu, karate çok moda o zaman. 1984 yapımı Karate Kit filmini izlemeyeniniz var mı, biz onlarca kez izlerdik. Vhs video kaset kiralayan yerlerden filmi kiralar, kimin evi müsaitse arkadaşlarla beraber izlerdik. Bir seferinde film kiralamaya ben gittim de “abi bir döğüş filmi ver” dediğimde, abi bana “ konulu mu olsun!” demişti... Her yerim sivilceli ergen ben, kıpkırmızı olmuştum da “yok yav ondan değil güzel abim, Bruce Lee, Van Damme ya da Jet Li olacak” larla derdimi anlatabilmiştim.( Bizde o konulu filmleri fırlama bir arkadaşımız alırdı. Fırlama dediysek hakiki ya hu. Çoçuk doğduğunda evin yirmi metre ilerisinde ağlamasından bulunmuş diyen de var, doğum anında fırlayıp kafayı duvara çarpmasından sebep hafif arıza olduğunu diyen de. Hiç bilemedim hangisi doğru, arızalığı kesin ama.) Film izledikten sonra her döğüş haraketini denediğimizden, hayyyytt naralarıyla uçan tekmelere kalktığımızdan, kesin bir aksilik çıkar, ya evden kovulur ya birinin çanağı çatlar ya da birisi tatlı pekmezi akıtırdı. İlkemiz “her şey spor için” tabi de büyüklere anlatamıyoruz bunu, bir de insan ilkeli olmalı felan derler hep, büyükler anlaşılmazlar zaten... Baktık filmlerle olmuyor, karadüzen figürlerle kim kime ne yapıyor belli değil. Kung fu hareketiyle başlayan müsabakamız güreşe dönüp küfürlerle son buluyor. Çözüm; çekirge olmaya karar verdik ve ucuz yollu iyi bir kurs aramaya başladık. İnşaatlarda çalıştığımızdan bir demirci ustasıyla tanıştık, adamın kendi kursu var kuşağında da üç “dan” ı. Kaçar mı yav anlaştık tabi. Başladık kursa. Arkadaş o kadar koşuyoruz o kadar demirleri kaldırıp indiriyoruz ki, o kadar işi inşaatta yapsak çift yövmiye alırız. Biz adama bir de üste para veriyoruz. Bizim bacaklar kollar kalas gibi olmuş, onların esnemesi kolay mı? Anam anam o nasıl acılar, o nasıl cığlıklar. Bir gün hoca bana bağdaş kurdurtup dizlerimin üstüne çıkıp yaylandı ki bacaklar yere yapışa, esneye. Oyyyy anam oyy aklım çıkaydı ya la... Bir sene devam ettik kursa, yalandan kuşaklar felan aldık da sonradan öğrendik kursun lisansı yokmuş, aldığımız kuşakların da hükmü, canı sağolsun... Bizde mınçıka derler aslı nançuka olan, iki sopanın bir karış zincirle birbirine bağlanmasıyla müteşekkil bir dögüş sporu aleti. Siz bilir misiniz, ben bilmez olaydım!. Biz Bruce Lee izleye izleye bu andırın derdine düştük. Endüstri meslek mobilya bölümünden bir arkadaş ben yaparım dedi. Yaptı getirdi, bir gayret çeviriyoruz. Dizini dirseğini çatlatan mı dersin, kafayı yaran mı dersin, hele o cevirip bacak arasından geçirme haraketi, offfff. İnadım inat televizyonda gördüğüm sesi çıkaracağım çevirerek, bayağı da hızlanmışım son gayretlerle dilim dışarıda çeviriyorum ,sen o zincir bağlantı yerinden çık, sen o odun alnın ortasına daaaaan diye vur... Gözümü açtığımda alnın tam ortasında domates gibi şişlik, hani bildiğimiz kırmızı domates var ya onu morart biraz, haaah, al onu, alnın ortasına koy, o haldeyim işte .... Efendim büyüklerimiz derlerdi ki dayak atmak için çok dayak yemek gerekir. Dayak yemekten değil de dayak atmak için gerekeni yapmanın icap ettiğini kavradık. Millet ne dayak yedi bu çocuklar dese de siz bakmayın onlara, yediğimiz dayaklar hep staj amaçlı, öğrenme amaçlı, ne dedik; ilkemiz var... Biraz artistlik haraket öğrenmişiz, serde gençlik cahillik diz boyu, ikinci elden uzun paltoları bulup, beyaz uzun atkılarla kombine takımı tamamlamışız. Üç beş vukuat olmuş geçmiş. Bir gece iki düşman grup karşı karşıya geldik sokak kavgasına tutuştuk. Karşımda tıknaz kara bir oğlan var, küçümsedim biraz, şunun kafaya döner tekmeyi yapıştırayım dedim, fırladım döndüm tekme atacağım ya, elin oğlu belimin boşluğuna yumruğu bir koydu arkadaş.... Offf anam anam anam. İnsanın nefesi nasıl kesiliyor, o çizgi filmlerde gördüğün kafanda yıldızlar nasıl dönüyor orda gördüm. Anladım ki bu işlerde artistlik olmayacak, osmanlı tokadı en garantisi... Büyüklerimiz doğruyu söylüyormuş ya hu... Artistlik olmayacak dedik de, gençlik de başa bela arkadaş, gel de anlat. Sporumuzu geliştirme amaçlı arayışlara başladık. Duyduk ki Balkanlar judo şampiyonu kız bizim ilde judo kursu açmış. Neeeyyy... Genç ergen beyni hemen algılayamıyor tabi... Kız... Judo... Nasıl... Sarılmalı, arkaya geçip puan almalı... İçimizdeki spor aşkından, gözlerimizdeki parıltıynan hemen kursa yazıldık. İlk ders başlamadan salonda hocayı bekliyoruz, baktım kurstakilerin çoğu hamburger bebesi, çoğu da kız. Cennet mi? Yok yok.. Şunlara iki üç hareket gösterelim ders başlamadan deyip bildiğimiz artistlik hareketlere başladık, döner tekmelerle hava atıyoruz ya hoca bizi yukarıdan izliyormuş, ınınınnnn.. Hoca geldi kurs başladı, ısınma haraketlerinden sonra gerçek ders başladı, rakibi sağ koldan kapıp yere yapıştırmaca güzelce gösterildi. Biz kendi aramızda çalışıyorduk ya hocanın da ters bakışlarını sürekli ensemde hissediyordum. Du bakalım başımızı bir gelecek var ya, hayırlısı diyerekten sporu yapmaktayız. ( Arkadaş hoca kadın diye geldik de kadın çelik gibi, hem sert hem soğuk, hele bağırması camları kıracak, göz açamıyoruz, şu ders bir bitse...) Ders bitmedi... Hoca dersin sonuna doğru bizi durdurdu ve karşımıza birer kız sporcu verdi, dediki bunlarla çalışacaksınız. Ya hu hoca etme şimdi bizim elimiz ağır ayarlayamayız bak karışmam felan dediysek de dinlemedi. Rakip koldan tutulup kalçanın yardımıyla havalandırılıp yere serilecek. Peki.. Ben kızı tutuyorum kaba kuvvetle savuruyorum ama kız güvercin gibi taklalar atıp serçenin dala konması gibi mindere konuyor. O beni yere öyle bir yapıştırıyor ki, nasıl anlatmalı, hani taze manda bokunun betona yapışması gibi, öyle şaaaap diye, kemikler kırılasıya, eklemler oynayasıya, her bir organ yer değiştiresiye. Arkadaş düşmenin de tekniği varmış. O gece o salando çarpılmadık minder, oynamadık kemik kalmadı... Anladık ki artistlik yapmayacaksın, bu işlerde bildiğini kendine saklayacaksın... Sonraki Bölümde : Üniversite yılları. O paltoyu az sallasan reislere çarptığı ortamlar, daha neler neler... .... ( Bu kadar okutup da güldüremediysek affınıza sığınırız.. )
··
248 görüntüleme
Bu yorum görüntülenemiyor
Necip G. okurunun profil resmi
:))) Akşamım keyiflendi sayende Muzaffer. Var ol! VHS kaset dedin beni benden aldın:) Gerçi ben hep belgesel kasetleri alırdım, döğüş möğüş hiç anlamam o işlerden:))
Muzaffer Akar okurunun profil resmi
Tabi tabi bilirim. Selamlar, bebişe de ayrıca selamlar öpücükler.
1 sonraki yanıtı göster
Metin T. okurunun profil resmi
Hay Allah, dayak ha! Şimdilerde nasıl bilmem ama, bizim zamanımızda da ve özellikle yaşadığımız semtlerde çok modaydı. Moda olunca uyuyorduk biz de. Çok biriktirdim ben de, sonra satıp ticarete girdim. Sermaye yanlış olunca battık tabii:))) Senin demirci ustası ticarette de ustaymış ya. :))) Ben şeyi anlayamadım, şu taze manda bokunun betona yapışmasını. Allah yüzüne bakmış da seni mindere yapıştırmışlar :)))))) Yine eskilere götürdün Muzafferim, kalemine sağlık.
Muzaffer Akar okurunun profil resmi
Abi onun iki metreden betona düşmesini düşün yayılmasını da pek tabi. Elin kızı bir savurmayan adamı öyle yapıştırıp yayıyo mindere.
Serpil Ağ okurunun profil resmi
Şairin dediği gibi, bir kalbiniz vardır onu tanıyınız. Tanıyınız ki yaşayalım bir ömür insan kalarak. Kalbi güzel okur arkadaşım, mutlu ettiniz. Hem de öyle, böyle değil kahkaha atarcasına... Kendimi bildim bileli aksiyonu bol ister dizi olsun, ister film seyretmeye bayılırım. Malum o yıllar, karate furyası bizim evi de sarmıştı. Biz iki kardeşiz. Benden üç yaş büyük bir abim var. Abim kursa yazılarak, bir zaman sonra siyah kuşağa geçti. O zamanlar abisine gıpta ile bakan, beni bir görseniz!... Akla zarar. Bir heves, bir istek ki sormayın. Olmaz, böyle şey... Kıvıra kıvıra abimin giysilerini giymeler mi, istemezsiniz yoksa o siyah kemeri üç dört defa belime dolamalar mı! Boy yok, endam yok! Kısacası ufak tefek, çelimsiz bir varlık. Karate öğrense ne olur, öğrenmese ne olur, dedirten cinsten. Ama ben öğrenmesem olur mu, olmaz tabii... İllaki ben de öğreneceğim. Dedim ki, aileme ben de kursa gitmek istiyorum. Ama, beni takan yok! Bir ağıt yaktım ki, hem de ne ağıt. Mahalle çınladı. Ama yok, gene kimse tınlamadı. Bir gün artık ağlamaktan gözlerim şişmiş, zavallı rahmetli babam, " Kızım sen yapamazsın, zorlu çalışmanın (Abimden aşina oldukları için, biliyorlar. ) üstesinden kalkamazsın, hem hadi kalktın diyelim, mesafe de çok uzak (Evimiz ile kursun arası otuz km.) abin gibi sen her gün o yola tahammül edemezsin." dedi ve son noktayı koydu. Böylece benim karate öğrenme hayalim de, başlamadan ulaşım engeline takılarak son bulmuş oldu. Sevgili eşiniz ve biricik kızınızla mutluluğunuz daim olsun, Muzaffer Bey. Selam ve kucak dolusu sevgilerimle...
Muzaffer Akar okurunun profil resmi
Sevgi ve selamlar bizden efendim, mutlu huzurlu günleriniz olsun.
Ebru Ince okurunun profil resmi
Hocam :) bütün kalelerime bayraklar çektiniz şu an :)) muhteşem olmuş )) döner döner okurum ben bunu :)))
Muzaffer Akar okurunun profil resmi
Teşekkür ederim Hocam, estağfurullah efendim, azıcık gülelim diye şeettim. :)) iyi ki varsınız efendim.
1 sonraki yanıtı göster
Cem Єren okurunun profil resmi
Hocam yazlıklarınızı ara ara gelip okuyorum yazdıklarınızdan tecrübe akıyor ben 2000 den sonra dünyayı anlamaya başladım ama eminim ki yazının içindeki çoğu duyguları hepimiz yaşamışızdır kendi aile büyüklerimin anılarını heyecanla dinlediğim günlerdeki gibi okudum yazınızı. Çok güzel. Ellerinize sağlık. Başka anılarınızda mutlaka vardır elbette. Vakti gelince aynı burda olduğu dinlemek isteriz. :)
Muzaffer Akar okurunun profil resmi
Teşekkür ederim efendim, iyi okumalar.
Bu yorum görüntülenemiyor
Sezen B. okurunun profil resmi
Çok güzeldi.Bizimle paylaştığınız için teşekkürler :))
21 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.