İthaki Bilimkurgu Klasikleri serisinden okuduğum 19. kitap oldu. Arthur C. Clarke'ın okuduğum ilk kitabı, Çocukluğun Sonu'ydu. Oldukça beğenmiş ve birçok kişiye tavsiye etmiştim. Ancak bu kitap, sanırım beni Çocukluğun Sonu'ndan daha çok etkilemeyi başardı ve yine oldukça beğendiğim bir Clarke kitabı oldu.
Isaac Asimov ve Robert A. Heinlein ile birlikte bilimkurgunun üç büyük isminden biri olarak kabul ediliyor Arthur C. Clarke ve kitaplarında genellikle evren, uzay, uzaylılar, evrim, yapay zeka gibi konuları işliyor. Bilimkurguyu, bilim ve kurgunun birlikte ele alınması olarak basitçe tanımladığımızda, Arthur C. Clarke'ın %70 bilim, %30 kurgu üzerine eserler verdiğini açıkça ifade edebilirim. Arthur C. Clarke'ı ya da ilk kez bilimkurgu kitapları okumak isteyen okurların, bu basit tanımımı göz önünde bulundurarak tercih yapmalarını tavsiye ediyorum.
Kitabın temelleri, 1964 yılında ünlü yönetmen Stanley Kubrick'in Arthur C. Clarke'a "dillere destan bir bilimkurgu filmi" yapma isteği olup olmadığını bir mektupla sorması üzerine atılıyor. Mektuptan sonra bu efsane iki isim kafa kafaya veriyorlar ve hem huzurlarınızdaki kitaba hem de sinemaya uyarlanabilecek bir senaryoya imza atıyorlar. (Birbirine yakıştırdığınız iki arkadaşınızın sevgili olması gibi sevindirici bir durum bu. En azından benim için öyle.)
Filmi henüz izlemedim; ama kitabın konu olarak merkezinde yer alan flashback(geçmişe dönüş) durumunu göz önünde bulundurduğumda, filminin de oldukça güzel olduğunu tahmin edebiliyorum. Ancak kitaba dair küçük bir eleştiri yapmam gerekirse, kitapta bu tür bir flashback olgusuna yer verilmemesini tercih ederdim. Çünkü okurken kafamda hep bir film senaryosu canlandı ve kitabın sonunda nereye dönüleceğini tahmin etmek hiç de güç olmadı. Kitaba ilişkin yapabileceğim en büyük eleştiri, sonunun tahmin edilebilir olmasıydı.
Kitabın konusunun, biz insanlardan önce evrende zeki varlıkların yaşamış olup olmadığı veya bizden sonra evrende zeki varlıkların var olup olamayacağı sorularının cevabı üzerinde temellendiğini söyleyebilirim. Oldukça ilgi çekici bir konu. Gerçekten de şu anda evrenin herhangi bir yerinde bizim gibi zeki varlıkların yaşıyor olabileceği fikri veya bizden önce de bir takım zeki varlıkların evrende yaşamış olabileceği ihtimali yahut biz yok olduktan sonra başka zeki varlıkların evrene egemen olabileceği ihtimali kafa kurcalayan bir takım ihtimaller dizisi olarak karşımıza çıkıyor. Bu cümle üzerine biraz kafanızın karıştığını tahmin edebiliyorum; ama yazar da okurun kafasını birçok yerde karıştırmayı ve cevapsız sorular bırakmayı tercih etmiş.
Arthur C. Clarke anladığım kadarıyla uzay, evren, evrim ve yapay zeka konularını oldukça seven ve önemseyen bir yazar. Bilimkurgu kitaplarında işlediği bu konularla bilime yön verdiğini söyleyebiliriz. Çünkü daha Ay'a ayak bile basılmadan önce bu kitap yazılmış ve basılmış. Yapay zeka konusunda da bilimsel olarak hala yazarın fikirlerine erişilemediğini söylersek yanlış söylemiş olmayız. Arthur C. Clarke'ın oldukça geniş bir perspektiften baktığı evrim konusu ise yazarın her iki kitabında da son derece gerçekçi ve bilimsel olarak işlenmiş. Mesela bu kitaptaki ilkel insanlar gayet açık bir şekilde "maymun adam" olarak nitelenmiş. Evrim konusuna ilgili olduğum için beni rahatsız etmedi; ama birçok okuru rahatsız edebilir.
Bilimkurgu ile ilk defa tanışmak niyetinde olanlar için ağır bir kitap olduğunu söyleyebilirim. Fakat geçmişte birkaç bilimkurgu kitabı okuduysanız mutlaka Arthur C. Clarke ile tanışmalısınız. Yazarın kitaba dair sözleriyle yazıma son veriyorum:
"Lütfen unutmayın, bu yalnızca kurmaca bir eserdir. Gerçek, her zaman olduğu gibi, çok daha tuhaf olacaktır."